Bence ayıp saymamalı insanoğlunun bu kadar saçma oluşunu... Acıklı bir şey bu! Rüzgarlarla uluyan ormanların kıyısında, eline geçirdiği bir sopaya dayanarak ayakları üzerinde ilk defa durmaya çalışan çıplak yaratığı düşünüyorum. Dört ayaklılar dünyasından kopmuş... İki ayaklıların dünyasını arıyor. Kendi yaratacağı dünyayı... Başı kim bilir nasıl dönmüştü boyunun yüksekliğinden... Elleri, karnı, gözleri iki ayaklılığının dengesini kim bilir ne zorlukla bulmuştur. İnsanoğlunun zorluklarla geçirdiği yüz binlerce yılı düşünüyorum da... 'Kim bilir ne yaman korkular kaldı o yüzyıllardan içimizde!' diyorum! Evlerimiz gibi ruhlarımız da kim bilir ne çeşit süprüntülerle dolu?