Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Thoreau pek çok şeydi - topoğraf, doğa bilimci, tamirci, kalem ustası- ama Thoreau'yu her şeyden çok yazar olarak görüyordum. Üstelik en büyük hikâyesi denemelerinden biri veya Walden değildi. Bana göre en büyük hikâyesi hayatıydı. Kalemi kuşanıp hayatınızı kendinize ait olmak üzere geri aldığınızda her şeyin mümkün olduğunu biliyordu. Ancak gerçek şu ki çok az kişinin kendi hikâyelerini yazma ayrıcalığı var. İnsanlar kurtulma umudu olmaksızın yoksulluğun içine doğuyorlar. Çocuklar istismar ediliyor, zarar görüyor. Hastalıklar, savaşlar, kıtlıklar ve milyonlarca başka şey kalem kuşanmalarını engelliyor. Ancak bunu yapabilenlerimiz için hayalini kurduğumuz hayatları yaşıyor olmak bizim büyük ayrıcalığımız olmamalı mı? Olmak istediğimiz insanlar olmak? Kendimize ait büyük yolculuklara çıkmak ve deneyimlerimizi başkalarıyla paylaşmak? Thoreau'nun kulübesinin replikasındaki sade mobilyalara -tek kişilik yatak, külüstür sandalye, çalışma masasına-baktığımda Thoreau'nun bunları nasıl yarattığını düşündüm: bu evi, bu hayat tarzını, bu hayatı! Ah yapabileceğimiz ne kadar çok şey var! Ah hayal gücümüzün en akla hayale sığmayacak ürünlerini nasıl da gerçek bir şeye dönüştürebiliriz! Öte yandan bugün ne gibi hikâyeler yazabiliriz? Benim neslim tuhaf bir çağda doğdu -haritadaki hemen her boş noktanın keşfedildiği, yaban alanlarımızın çoğunun üzerine beton döküldüğü, girişilecek onurlu savaşların veya yerleşilecek sınır bölgelerinin artık kalmadığı bir çağda. Bizim maceralarımız video oyunlarının sanal, temsili dünyalarında geçiyor veya okula ara verdiğimiz tek bir yıla sıkıştırılıyor. İçimizdeki yaban onu kullanacak yer olmadığı için köreliyor. Ofis maymunlarıyız, kredi çekmeden yaşayamayan asalaklarız. Hapı Yutan Nesil.
Sayfa 379Kitabı okudu
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.