Sen çekil saki Hızır gelsin
Ben sen doğmazdan evvel de sarhoş gezerdim
Şiir söyler raks ederdim
Yalpalardı alem tutmak için ellerimi
Ellerim yalpalardı tutmak için ellerini
Sen şimdi çekil saki Hızır gelsin
Gelsin de cesedimi yırtmama yardım etsin
Üzüm’ün kızı Kurtbey’i esir aldı
Kızıl saçlarını savurdu nar çatladı
Sen çekil saki Hızır gelsin
Bende dayanacak güç
Bende söyleyecek söz kalmadı
Kim ne yapsın haykırmak için kelimeleri
Hızır’ı beklerken söylediğim bu şiiri
Kapımda fırtına penceremde yağmur
Eyvah! Âşikar mı oldu beytimde sakladığım sır
Kalbim yorulmuş bir küheylan
Dağları aştı kapına geldi
Yüzünün örtüsüne takıldı
Meyhanelere düştü
Ve kalktı ayağa bir şiir söyledi:
Ölümün kardeşi ayrılıktır
Bu iki kardeşin anası dünyadır
Sen çekil saki Hızır gelsin
Üzüm’ün kızından bir haber getirsin
Senin şarabın beni sarhoş etmeye yetmez
Ben şarabımı kendim taşırım imdat istemez
Yaşamakla başım belada
Ey aşk! Neredesin
Beni de al yurduna
Yanan bir ateşin etrafında avareyim
Güvercinin gerdanından geçtim
Kurtlarla bir ırmaktan su içtim
Kartallarla beldeni tavaf ettim
Şairlerin sofrasından şarap içtim
Şimdi sen çekil saki, Hızır gelsin
Güç yetirebilirse bana arkadaşlık etsin.
Hüsameddin Bayraklı