Gönderi

Bu kâinat, nasılki kendini îcad ve idare ve tertib eden ve tasvir ve takdir ve tedbir ile bir saray gibi, bir kitap gibi, bir sergi gibi, bir temaşagâh gibi tasarruf eden Sâniine ve kâtibine ve nakkaşına delâlet eder. Öyle de: kâinatın hilkatindeki makâsıd-ı İlâhiye'yi bilecek ve bildirecek ve tahavvülâtındaki Rabbânî hikmetlerini tâlim edecek ve vazifedârâne harekâtındaki neticeleri ders verecek ve mahiyetindeki kıymetini ve içindeki mevcudatın kemâlâtını ilân edecek ve o kitâb-ı kebirin manalarını ifade edecek bir yüksek dellâl, bir doğru keşşaf, bir muhakkik üstad, bir sâdık muallim istediği ve iktiza ettiği ve herhalde bulunmasına delâlet ettiği cihetiyle; elbette bu vazifeleri herkesten ziyade yapan bu Zât'ın hakkaniyetine ve bu kâinat Hâlıkı'nın en yüksek ve sâdık bir memuru olduğuna şehadet ettiğini bildi. - 64
·
1 artı 1'leme
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.