Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Manisa Günlükleri 3
Manisa tarihi genellikle üç kısımda incelenir. Bugün sizlerle üçüncü bölümü paylaşmaya çalışacağım. Manisa sahip olduğu tarihi eserlerin birçoğunu osmanlıya borçlu. Sancağa çıkma uygulamasının en önemli merkezi olması dolayısıyla saray erkanı burada yetişmiştir. Burada yetişenler padişahla beraber İstanbul'a geçmiştir. 1400 ile 1600 arasında otuza yakın tarihi yapı kalmıştır bu dönemden. Ancak sancağa çıkma uygulaması bitince malesef birçok yapı ayakta kalamamıştır. Osmanlı Devleti, mülki ve askeri bakımdan Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği olmak üzere ikiye ayrılmış, liva ve sancaklarda Beylerbeyine bağlanmıştı. II. Mehmet dönemine kadar Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi Ankara idi. II. Mehmet bu merkezi Kütahya'ya nakletti. Anadolu Beylerbeyliğine bağlı sancaklar Aydın, Saruhan, Menteşe, Bursa, Kastamonu, Muğla, Bolu, Ankara, Çankırı, Afyon, Antalya, Isparta, Sultanönü ve Balıkesir idi. Manisa 1410'da Çelebi Mehmet tarafından sancak yapıldı. Belen, Emlak, Palamut, Yengi, Yund dağı bu sancağa bağlandı. Bu teşkilat 1811 yılına kadar devam etti.1811'de Manisa Aydın'a bağlandı.1845'de vilayet haline dönüştürüldü.l847'de tekrarAydın’a bağlandı. Şehrin 1410-1595 yılları arasında şehzade sancağı olma imtiyazı, padişahlığa aday şehzadelerin görevlendirildiği ikinci bir başkent olması, bereketli topraklara sahip olusu, ticaret merkezlerine yakınlığı gibi stratejik nedenler Manisa’yı hep ön plana çıkarmıştır. Bu topraklarda gözü olanlar zaman zaman bölgede isyanlar çıkarmışlardır. Çelebi Mehmet döneminde, Şeyh Bedrettin'in müritlerinden Borklüce Mustafa ve Yahudi dönmesi Torlak Kemal'in çıkardığı isyan ile II. Murat döneminde 1424'de çıkan isyanı bunlar arasında sayabiliriz. Zaman zaman şehzadelerden tahta geçenler ile kardeşleri arasında sorunlar çıkmış, bunlardan birinde Yavuz Sultan Selim 10000 kişilik bir kuvvetle kardeşi Şehzade Korkut'un bulunduğu Manisa’yı kuşatmış, Korkut önce kurtulmuş daha sonra yakalanıp 1513'de boğularak öldürülmüştür. Yavuz Sultan Selim bunun üzerine oğlu Şehzade Süleyman’ı Manisa'ya tayin etti. Sancakta asayiş sorunu vardı ve bu sorunun İstanbul'a bildirilmesi üzerine, padişah Şehzade Süleyman'a neler yapması gerektiğini belirten bir siyaset-name göndermiş, bu metindeki emirlerin halka duyurulmasını da istemiştir. 17.yüzyıl sonları ile 18. yüzyıl Osmanlı için şüphe ve zihni çözülmenin başladığı dönemdir; heyecan azalmakta, toplumun gerilimi düşmektedir. Osmanlı iş yapabilme, hayat ve üslup kurma gücünü yitirmektedir. Kültürel soğuma ilerledikçe, sosyal hayatın her kesiminde ve insan davranışlarının her türünde çözülme belirginleşir, davranış sapmaları artar, çözülemeyen sosyal sorunların birikimi sıkıntıları yoğunlaştırır. Moral gücündeki düşüş iç açıcı olmayıp, ordu niteliklerini kaybetmekte, eğitimsiz, düzensiz bir kalabalık haline dönüşmektedir. Bunun sonucu; devlet, gittikçe otoritesini kaybediyor, isyanlar ile ülke kavruluyor, askerler mağlup oluyordu. Bu gerileme devletin her tarafında olduğu gibi Manisa'da da hissediliyordu. Büyüklük devrinin güzelleştirilen şehirleri ya derebeyleri ya da eşkıyalar tarafından soyulmaya, ezilmeye başlıyordu. Daha sonraki yüzyıllarda toprak kayıplarının artması, Balkanlardaki isyanlar, ekonomik sorunlar tüm yurdu olumsuz etkilemiş, Manisa'da bundan payına düseni almıştır. Nihayet 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasını ihlal edip 6 Mayıs 1919'daki Paris Barış Konferansından aldıkları izinle 26 Mayıs 1919'da Manisa Yunan birlikleri tarafından işgal edilmiştir. 1410-1595 yılları arasında ikbal devri yaşayan Manisa 1595 sonrası çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalmış ve 26 Mayıs 1919'da da Manisa için Osmanlı asırları artık sona ermiştir.
·
312 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.