İftar çadırları..
Bir zamandır özellikle büyük şehirlerde kurulmakta olan iftar çadırları, birçok kimsenin iftar etmesine imkân sağladığı için yerinde ve doğru bir faaliyet olsa gerektir. Ancak burada hazırlanan menülerin sağlıklı olduğunu düşünmek güç. Petrokimya kaplarda sunulan sıcak yemekler, yiyenlere ne denli şifa olur acaba? Yiyeceklerin içerisindeki yağlar ve diğer içerik ile güzelim yaz ayında şekere banmış tatlıları sunmak nasıl bir anlayıştır?
Bazı iftar çadırlarına iftarı verenin adının yazılmasına ne demeli? Kimisi verdiği iftarın reklamını yapıyor. Kimi dernek vakıfların ise bağış toplamak için kurumunun adını toplumun gözünün içine sokarak para talep etmesi nasıl bir zihniyetin ürünüdür? Bir tabak yemeği bile reklam ve sömürü malzemesi yapmayı eleştirmek, bunca sorun arasında gereksiz bir ayrıntı mı yoksa? Hayır! Hayır! Bu gereksiz bir ayrıntı değil! Bu, çürüyen yerlerin ıslahı için de kardeşçe bir uyarıdır. Bir binayı dengede ya da ayakta tutan şey sadece kolon ve kirişler değildir, bir çivi bile o bina için vazgeçilmezdir. Bir cıvatası eksik olan uçak havalanmaz. Havalanmışsa da o, onun emniyetini tehdit eder.
Geçtiğimiz yıllarda bir belediye, işi çığırından çıkarıp, 'Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için 'dünyanın en büyük iftar sofrası'nı(!) kurduğunu iddia ediyordu. Cehalet işte! Bilmem ne kitabına girmek için, en büyük iftar sofrası kurmak veya bu iddiayla medyada arzı endam etmek cehalet ve gösteriş değil de nedir Allah'ın aşkına? Samimiyet mi yoksa? Bu cahiller Medine ve Mekke'ye gidip Mescid-i Haram'da birkaç milyon Müslüman için kurulan mütevazı iftar sofralarını hiç görmemişler galiba. Kâbe'de yalnızca zemzem ve hurma ile açılan iftarları görmemişler... Allah'ın beyti ve Resulullah'ın kabri başındaki iftarlara kola getiren, hayır(!) için kola dağıtan cühela da yok değil. Acı ama bunlar bizim dertlerimiz ve biz konuşmazsak kim konuşacak? Biz söylemezse kim söyleyecek? Biz çözmezsek kim çözecek?
Sayfa 109
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.