Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

birkac ay once
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
okuduktan sonra pek sevdigim turgut özben’e en icten samimi hislerimi döktüğüm küçük notum: konudan ve canımın selim’den bağımsız olarak sayın turgut’a şu naçiz notu bırakmak istiyorum: en yakın arkadaşını kaybetmiş biri olarak bittabi çok üzüldün, bu konuda bir şeyler yapmak istedin hatta çok ciddi sıkıntılı depresif dönemler yaşadın. arkadaşının intihar sebebini araştırmak ve onu bu raddeye getiren şeyi bulmak istedin; ama muhtemelen eşine sadık, iyi bir aile babası olmak tüm bunlardan çok daha basit olmalıydı. yani, arkadaşına bu kadar kederlenip üzülürken aynı zamanda karını en adi fahişelerle en rezil kerhane köşelerinde aldatmayabilirdin de sanırım. ya da selimle ilgili konuşmak için gittiğin evde bile masum kızın bacaklarını dikizlemeyebilirdin mesela, onunla ilgili hayallere dalmayabilirdin. hayatında ilk kez gördüğün bir kızın ruhu ve istekleri hakkında değil kendi karının ve kızlarının istek ve arzularını düşünmeliydin. evlisin çünkü; kitapta bu senin sık unuttuğun bir gerçekti (ki epey rahatsız ediciydi benim açımdan). bu arada herkes aile babası olmak zorunda değil elbette. hiçkimsenin böyle bir zorunluluğu yok; kendi rızasıyla evlenip üstüne iki de çocuk yapacak kadar süren bu vakitte aile babası olup olamayacağını yeteri kadar düşünüp tartmış olması gereken erkekler dışında. arkadaşınla kurduğun sayfalar dolusu empatinin iki kelimesini karın için harcasaydın keşke, rezil kepaze turgutcuğum özben 🤡 -nitekim aldatırken bu konuyu da düşünür gibi olmuştun. ucuz kadınların orasını burasını kurcalarken o esnada karının, yatağınızda mışıl mışıl uyuduğunu da düşünmüştün; buna rağmen yaptığın namussuzluktan zerre kadar rahatsızlık duymaman da ayrıca takdire şayan-. ister o yıllarda türkiye böyleydi densin, isterse de toplumsal cinsiyet rollerinin şimdiki dönemle o dönem arasındaki farkından dem vurulsun, bunun adı hiçbir zaman hiçbir yılda hiçbir devirde küçük bir kaçamak olamaz, bu düpedüz aldatmaktır. karşı cinsle kurduğun her türde iletişim ve ilişkilerinde sığ ve yüzeyselliğin, uçkuruna düşkünlüğün ve “gözüdışardalığın”, evliliğinin boş ve anlamsızlığı beni bir miktar hasta etti. bu anlamsızlığın suçu senin eşinle önemli olabilecek hiçbir gerçeği, düşünceni ve olayları paylaşmamanda ve evlilik müessesesi gereği iyi günde kötü günde nermin’in senin yanında olmasına izin vermeyişindedir. küçük bir çocuk zihnine sahipsin. evlilik gibi ciddi ve kendin de dahil birçok kişinin (çocukların) hayatını ya mahvedebileceğin ya da daha iyi bir noktaya getirebileceğin bir kurumda bu tarz bencil ve çocuksu tavırlara yer olmadığını ve kararlarını buna göre alman gerektiğini zaten çoktan bilmen gerekirdi. bencilliğin, kendini bilmezliğin, ezikliğin ve alçaklığın yüzünden hem karının hem de iki küçücük kız çocuğunun hayatını mahvetmeye ve onları özellikle o dönemin türkiye’sinde bir başlarına terk edip gitmeye hakkın yoktu. felaket bir koca ve babasın. umarım ömrün boyunca yaptıklarının cezasını çekmiş ve sürüne sürüne ölmüşsündür.
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.