Zavallı hayvanlar! Moreau’nun acımasızlığının daha iğrenç olan tarafını görmeye başlamıştım. O andan önce, Moreau’nun ellerinden geçtikten sonra bu zavallı kurbanların çektikleri acıyı ve sıkıntıları hiç düşünmemiştim. Beni ürperten sadece avlunun içindeki birkaç günlük gerçek işkence olmuştu. Ama şimdi o, işin daha hafif kısmıymış gibi geliyordu. Daha önce bu yaratıklar içgüdüleri çevrelerine uygun bir şekilde biçimlenmiş ve bütün canlıların olabileceği kadar mutlu olan hayvanlardı. Şimdi ise ayaklarında insanlık prangasını sürüklüyor, içlerini bir türlü rahat bırakmayan, hiç anlamadıkları bir Kanun’a uymaya çalışarak, hiç bitmeyen bir korku içinde yaşıyorlardı; ızdırap içinde başladıkları o sahte insanlıkları, upuzun bir içsel mücadeleden, Moreau’ya karşı duydukları upuzun bir dehşetten başka neydi ki- ve ne için? Beni ürperten, gereksizliğiydi.