Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

720 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Seveceğimi biliyordum zaten ama düşündüğümden çok çok daha fazla sevdim... Öncelikle biraz konusunda bahsedeyim, sonrasında ayrıntılı yorumumu yapacağım. Kitap 2005 yılında geçiyor. Shannon 15 yaşında bir lise öğrencisi ve hayatı boyunca hep zorbalıklara maruz kalmış biri. Bu yüzden de ailesi onu zenginlerin olduğu bir özel okula yazdırmak zorunda kalıyor. Okulun ilk günü yolu kısaltmak için ragbi sahasından geçmeye çalıştığı anda ragbi takımı kaptanı ve okulun popüler çocuğu Johnny tarafindan kafasına yanlışla atılan bir ragbi topuyla bayıltılıyor. Ve yaşanan olaylardan sonra Johnny, Shannon'a onu korumak için ona bir söz veriyor. Hikayemiz de tam olarak böyle başlıyor. Kitap olay değil duygu ve durum üzerine kurulu ve zorbalık, aile içi şiddet (açık anlatım) gibi tetikleyici unsurları var. Çift arasındakiler aşırı slow burn ilerliyor, ama karakterlerin içinde bulunduğu durumdan dolayı asla yadırgamıyorsunuz. Hele Shannon'ın o küçücük yaşı ve bedeniyle yaşadıkları o kadar zordu ki, içim parçalandı... Johnny'nin onu koruyup kollamak istemesi gibi benim de onu pamuklara sarasım geldi. Çok güzel bir erkek karakterdi. Shannon ve Johnny arasında yavaş yavaş gelişen duygular çok güzel yansıtılmıştı. Yazarın duyguları, travmaları vs. çok iyi verdiğini düşünüyorum. Shannon'ın ve Johnny'nin arkadaş çevresinin onlara desteği de çok güzeldi. Claire ve Gibsie'yi çok sevdim, onların hikayesi de yürek yakacak gibi. Gibsie ve Johnny'nin diyalogları çok eğlenceliydi. Shannon'ın arkadaşlarından Lizzy biraz geri plana atılmıştı ama bunun sebebinin Lizzy'nin karakterinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Belki ikinci kitapta onu daha fazla okuruz. Johnny'nin köpekleri ve Gibsie'nin kedisi... Kitapta hayvanlar olduğunda değinmezsem olmaz. Hepsinin Shannon'a olan aşkı beni okurken hem güldürdü hem de içimi sıcacık yaptı. Shannon'ın ailesine gelecek olursak onlardan gerçekten nefret ettim. Ben genelde insanları yaptığı yanlış seçimlerle yargılamam ama Shannon'ın annesi gerçekten berbat bir anneydi. Çocuklarını bir yandan koruyormuş gibi yapıp diğer yandan cehennemin içine atmasını asla affedemem. Joey o kadar haklıydı ki, söylediklerinde tek yanlış yoktu. Baba müsvettesine değinmek bile istemiyorum, zira ağzımdan küfür dışında bir şey çıkmayacak. Joey demişken, nasıl güzel bir abiydi. Shannon'ı elinde geldiğince korumaya çalıştığı sahneler beni çok duygulandırdı. Aoife'nin ona desteği de çok güzeldi. İkilinin hikayesini de çok merak ediyorum ama tabi önce Johnny ve Shannon'ınkini bitirmemiz gerek. Johnny'nin sona doğru başına gelen şey de fiziksel, duygusal ve mental olarak baya sarsıcıydı. Onun için de çok üzüldüm. Ama sonrasında kafasının güzel hali kitapta en çok güldüğüm sahneydi. Hayatımda kafası güzel bir insanın bu kadar güzel yansıtıldığı çok az kitap gördüm diyebilirim. Tabi sonra yazarcığım çok güldünüz biraz da ağlayın demiş ve sonda bizi mahvetmiş. Sonunu okurken gerçek anlamda ağlamaktan gözlerim şişti. Hatta koştur koştur ikinci kitabın başını okumaya gittim, orada daha çok ağladım Çünkü o kadar gerçek bir şekilde yazılmış ki insanın yüreğini sızlatıyor. Kitap uzun olsa da aşırı akıcıydı ve kendini çok çabuk okuttu. Ben şahsen hiç sıkılmadım. En acilinden ikinci kitaba ihtiyacım var. Eğer tetikleyici içeriklerden rahatsız olmayacaksınız mutlaka okuyun derim. Kitaptaki müzikler de çok iyiydi.
On Üç’ü Bağlamak
On Üç’ü BağlamakChloe Walsh · Martı Yayınları · 2024264 okunma
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.