Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
"Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler." Öncelikle söylemeliyim ki; eser de baş karakterin ismi yok. Peyami Safa’da zamanında kolunda kemik veremi isimli bir hastalıkla mücadele etmiş. Bu özelliğiyle eser, yazarın kendi hayatından da izler taşıyan otobiyografik bir roman niteliğindedir. Eserin, betimlemeleri çok canlı, anlatımı ise yalın ve yoğundur. Kitap; 7 yaşından beri dizindeki eklem rahatsızlığı olan 15 yaşındaki bir gencin psikolojik buhranlarını ve aşkla ilk tanışmasını anlatıyor. Hastalığının iyileşmesi için sakin ve heyecansız bir hayat yaşaması gereken genç, tanıdıkları bir paşanın köşküne taşınır. Köşkte paşanın kendisinden büyük kızı Nüzhet’e aşık olur. Aşkı karşılıksız olmasa da ne yazık ki Nüzhet’i Doktor Ragıp adında biri daha istemektedir. Kitap zamanı yansıtan bir ayna gibi bize dönemi çok güzel bir şekilde aktarıyor. İnsanların ayrıştırılmasını, Türk dilinin yaşadığı sıkıntıları, Fransızca kelimelerin ön plana çıkmasını ve kendini aydın gibi hissetmek isteyenlerin bu kelimelere yönelmeye çalışmasını görüyoruz. Peyami Safa’dan okuduğum ilk eserdi. Ne kadar çok hüzünlensem de kitabın sonu bana umudu hissettirdi. Ayrıca karakterin okumayı seven biri olması da hoşuma giden ayrıntılardan biri oldu.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20224 okunma
·
16 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.