Osmanlı İmparatorluğundan günümüze ulaşan gerek başkent İstanbul’da gerek eyalet merkezlerinde korunmuş taşra sandıklarında kayıtlı yüz elli milyon yazılı kayıt içinde Pir Sultan Abdal’ın ya da onun önderlik ettiği söylenen Alevi baş kaldırısından söz eden bir belge bugüne kadar gün yüzüne çıkmamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun arşiv kayıtlarında imparatorluk tarihi boyunca ortaya çıkan Alevi başkaldırılarına müdahale eden Osmanlı kuvvetlerinin yönetici kadrolarında ya da komuta kademelerinde Hızır Paşa adında bir görevliye de rastlanmıyor. Dönemin ünlü Osmanlı tarihçilerinden Hoca Sadettin Efendi, Gelibolulu Mustafa Cenabi, Koçi Bey, İbrahim Peçevi ve benzerleri eserlerinde Pir Sultan Abdal’dan hiç söz etmiyorlar. Bin altı yüzlü yılların başında efsanenin yaşandığı coğrafyayı gezen Evliya Çelebi’nin kaleme aldığı ünlü seyahatnamesinde de Pir Sultan Abdal’dan hiç söz edilmez. Pir Sultan Abdal Efsanesi’nin acemi eller tarafından monte edilmeye çalışıldığı on altıncı yüzyıldan dokuz yüz yıl evvel aynı coğrafyada yaşamış, efsanede anlatılan aynı onurlu mücadeleyi vermiş ve aynı ihanete uğrayıp aynı hüzünlü sonla yaşama veda etmiş Pir Silvanus’un öyküsü kendi çağında Bizans İmparatorluğu’nun resmi kayıtlarına ve Ortodoks Hıristiyan Kilisesi’nin vaazlarına geçmiş bir gerçektir. Alevi sözlü geleneği içindeki Pir Sultan Abdal Efsanesi’nde geçen olaylar ile Pir Silvanus’un öyküsündeki olaylar karşılaştırıldığında; Olaylar, olayların oluş sıraları ve sebeplerinin aynı olduğu görülür. Biri sözlü diğeri yazılı olan bu iki metinde kahramanların tanımları da aynıdır.