Gönderi

Her zaman, her ne kadar birbirlerinden pek haberdar olmasalar da, yan yana gelişen biri gerçek, digeri sadece gö­rünüşten ibaret iki edebiyat vardır. Bunlardan ilki zamana meydan okuyan kalıcı edebiyata dönüşür. Bunlarla bilim yahut sanat için yaşayan insanlar uğraşırlar; sessiz ve vakur, fakat fevkalade yavaş bir şekilde kendi yolunda ilerler; ve Avrupa'da bir yüzyılda nadiren bir düzine eser meydana getirir; ne ki bunlar kalıcıdır. Sözünü ettiğim ikinci tür edebi­yatla hayatlarını bilim veya sanat üzerinden sürdüren kim­seler uğaşır; taraftarların gürültüsü ve şamatasıyla dört nala ilerler ve her yıl piyasaya binlerce eser çıkarır. Fakat aradan birkaç yıl geçince insan sormadan edemez, "Nerede bun­lar ? Nereye kayboldu bunların şöhretleri- - çığ gibi yayılan, herkesi peşine takıp sürükleyen, bunca gürültü patırtı koparan şöhretleri?" Edebiyatın bu türüne saman alevi gibi geçi­ci, öbürüne kalıcı edebiyat denebilir.
·
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.