Murat Durmaz / Babaannem
Zaman o kadar hızlı geçiyor ki bazen şaşırıp kalıyoruz. Seneler ilerledikçe yenilikler etrafımızı kuşatıp modern bir yaşam sunsa da bazı çağdışı davranışlar ne yazık ki baki kalıyor. Üç kuşak kadının hikayelerine tanık olurken anlıyorsunuz ki, değişen sadece isimler. Ülkemizdeki ekonomik zorlukları, dinin amaçlara göre yorumlanmasını ve ayrıştırmadan saygı çerçevesinde yaşamamayı yıllar geçse de halen yaşıyoruz. Farkındalık yaratan ve dolu dolu bir içeriğe ev sahipliği yapan masal tadında bir hikaye.
Eşini ve oğlunu kaybetmiş, acılarla ve yalnızlıkla yoğrulmuş bir babaanne Cemre. Erken yaşta bir çocukla dul kalmış ve işten işe koşturup yorulan bir anne Leyla. İki yetişkinle büyüyen ama çocukluğunu tam olarak yaşayamayan Nazlı. Bu üç kadının hayatını okurken, ülkenin o zamanki maruz kalınan olaylarına da değinip yok olan canları da yâd ediyoruz. Sözün bittiği yerlerde söylenmesi gerekenleri bazen ünlü şairlerimizin dizelerinde buluyoruz.
Maraş’tan İstanbul’a uzanan yolculuğumuz, hem başarı ve umudun hem de hüsran ve dramın hikayesini barındırıyor. Bazen kandan olmasa da candan olanların hayatımızda olmasının çok büyük bir lütuf olduğunu görüyoruz. Okurken elinizden bırakamayacak ve hiç bitmesin isteyeceksiniz. Etkileyici, güçlü ve akıcı bir kalemi var yazarımızın. Daha önceden #Sürgün kitabını da çok severek okumuştum. Her iki kitabını da okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar…
