Cevap vermeyin! Cevap vermeyin!! Cevap vermeyin!!!
Muhtemelen dizisinin hazırlanmaya başlamasıyla birlikte bir pazarlama tekniği olarak popüler gündeme düşen "Üç Cisim Problemi" adlı kitap haliyle benim de dikkatimi çekti. Bir bilim-kurgu meraklısı olduğumu gizleyecek değilim. Duyduklarım acaba abartı mı yoksa gerçekten kayda değer bir şeyler içeriyor olabilir mi?
*-*-*
İncelememin devamında keyif kaçıran (spoiler) bilgiler verebilirim. Hassas olanları peşinen uyarayım...
*-*-*
"Bizler böceğiz! Evrende gelişmiş uygarlıklar karşısında bir böcek!.. Peki.. Gerçek böceklerle binlerce yıldır mücadele halindeyiz. Yok edebildik mi? Hayır!"
...Yani?...
Üç Cisim Problemi serisinin ilk kitabının ardında sanırım aklımda yukarıda yazdığım satırlar kaldı..
Romanın temelinde yatan olay örgüsü, galaksimizdeki başka bir ırkın ortak keşfidir; yani, onlar bizi keşfederken biz de onları keşfediyoruz. Temalarından biri de, modern fiziğin temel ilkelerinin altüst edilmesi ya da en azından görünürde altüst edilmesidir.
Çok kısa özet geçeyim. Çinliler bir şekilde uzaylı bir ırkla mesajlaşıyor. Uzaylı ırk, 3 güneşin çevresinde kararsız bir şekilde dolanan bir gezegende yaşamaktadır. Bu nedenle medeniyetleri sürekli felaketle sonuçlanmakta, sonrasında yeniden doğmaktadır. Onlara kıyasla Dünya çok stabil bir sistem içinde olduğundan Dünya'ya gelip, gezegeni işgale karar verirler. Ancak gelmeleri 400 yıl kadar süreceği için bu süre boyunca Dünya'nın teknolojik gelişmesini durdurmak istemektedirler. Dünya'da bu uzaylı ırkının gelip insanlığın sonunu getirmesini heyecanla bekleyen fanatik gruplar da oluşmuştur. vs.vs.vs...
Doğrusunu söylemek gerekirse ana olay örgüsünden ziyade Çin'in kültürel devrimi ile ilgili kısımları daha çok beğendim. Ayrıca sanal dünyada geçen oyunu da (kesinlikle tuhaf bir şekilde çekiciydi) etkileyici felsefik açıklamalar sunduğu için beğendim. Ama bunun dışında kalan gelişmeler, karakterin gerçeği keşfetme yolculuğu daha az merakımı uyandıran kısımlar oldu. Hele hele uzun bilimsel açıklamalar içeren bazı olgularsa, HARD bilimkurguyla ilgilenmiyorsa eğer okuru oldukça sıkacak düzeyde. Hikayenin büyük bölümleri, önce bilgisayar programlamanın temellerini açıklamaya, daha sonra da kuantum uzayını açmaya ilişkin teorik fikri açıklamaya adanmış sanki.
Romanda, Çin'in 1960'lı ve 70'li yıllardaki Kültür Devrimi'ne yönelik ciddi siyasi eleştiriler var. Bu yönüyle bilimin siyasi veya felsefi sebeplerle kısıtlanmasına yönelik bir eleştiri getirdiği söylenebilir. Hatta bu eleştiriler Çinli bir yazardan gelince objektifliği sanki daha az sorgulanıyor diye düşünüyorum. Öte yandan kitap ortaya koyduğu bu eleştirisel yapıyla aynı zamanda bilime, politikaya, felsefeye ve tarihe dokunan anlayış ortaya koyuyor ki; bu açısından etkilenmemek mümkün değil.
Roman bu bağlamda çok fazla aksiyon içermiyor. Daha çok karakterlerin anlatımları üzerinden ilerliyor hakkında nedense en az bilgi sahibi olduğumuz karakter ise kahramanımız Wang oluyor. Kimdir? Karısı ve oğluyla (!) olan ilişkisi tek bir sahneden sonra, kitabın geri kalanında kelimenin tam anlamıyla ortadan kayboluyor. Bunu biraz rahatsız edici buldum.
Çeviriyi ise (özellikle Çinceden çevrildiği düşünülürse) teknik açıdan şaşırtıcı derecede zengin ancak okuyucu açısından zorlayıcı buldum. Hatalı kelimeler ise editoryal bir sorun. Çok önemli değil bence.
Kitap bir bütün olarak bu haliyle adeta bir önsöz gibi geldi bana. Zira, en başta belirttiğim olay örgüsünü ve temayı aklımıza yerleştirip kenara çekiliyor gibi.
Kitap kesinlikle bir noktadan sonra sizi sonuna kadar okumak zorunda bırakıyor, hatta devam kitapları da okuma düşüncesi oluşturuyor. O nedenle şimdilik beğendim diyebilirim.
·
180 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.