Bizans'ın yorgun kalbi Sultanahmet Meydanı'na çıkarken atalarımın dökmüş olduğu ama sönmüş bir mayın tarlasında mı yürüyordum. Osmanlı camilerinde ikindi ezanı başlayınca ayak başparmaklarımı yere daha kuvvetli yapıştırırken omuzlarımı yukarı kaldırdığımı fark ettim. Sirkeci üzerinden Galata Köprüsü'ne doğru yürüyüşe geçtim. Aklıma takılan Karacaoğlan dörtlüğünden ürktüm:
"Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün
Nice bin senedir çürüyen canlar
Hakk' ın emri ile dirilir bir gün."