Yazı insan soyunun ölümle sürekli olarak inkıtaa uğrayan ve bu sebepten ötürü parçalı bir yapıya sahip olan bilinci için birliğin onarılmasına hizmet eder;
böylece atada ortaya çıkmış olan bir düşünce soyun uzak halkalarından birinde sürdürülüp sonuna kadar götürülür. Yazı insan soyunun ve onun bilincinin parçalanıp hudutsuz sayıda ömürsüz insan teklerine dağılmasının önüne geçer ve böylece karşı konulmaz derecede hızlanan zamana—ki kollarında getirdiği unutmadır— mukavemet eder. Gerek yazılı gerek dikili abideler bunu başarmaya dönük bir çaba olarak görülmelidir; ve bir ölçüde sonuncu öncekinden daha eskidir. Zira binlerce yıl ayakta kalacak olan piramitler, yekpare dikmeler, taş mezarlar, obeliskler, tapınaklar ve saraylar inşa etmek için uzun yıllar boyunca binlerce insanın gücünü hesabı imkânsız bir maliyetle harekete geçirenlerin sadece kendilerini, kendi kısacık ömürlerini, diktikleri şeyin akıbetini görmelerini sağlamayacak kadar kısa hayatlarını, hatta kalabalıkların eğitimsiz durumu nedeniyle bir bahane olarak kullanmaları kaçınılmaz hale gelen görünür amacı göz önünde bulundurmuş olabileceklerine kim inanır?