Gönderi

Jud ve Frank ana binanın önündeki çimlerin üstüne modernist tarzda kocaman, uyduruk bir şey inşa ediyorlardı, çekiç ve matkap sesleri sabahın erken saatlerinde başlamıştı. Ne olduğunu bilmiyordum -farklı farklı kaynaklardan bunun bir sahne, bir heykel, Grateful Dead grubuna adanmış Stonehenge tarzında bir anıt olduğunu duymuştum- ama penceremden dışarı bakıp tam karşımda dimdik yükselen o destek sütunlarını ilk gördüğümde belki de aldığım Fiorinal'in sersemletici etkisiyle kapkaranlık, mantık dışı bir korku doldu içime: darağaçları bunlar, diye düşündüm, darağaçlarını kuruyorlar, bizi okulun tam ortasına asacaklar... Bu halüsinasyon birkaç saniye içinde geçti ama hiç olmadık anlarda, tuhaf yerlerde ortaya çıkmaya devam etti; mesela süpermarketlerde satılan korku romanlarının kapaklarındaki resimlerde: bir tarafa çevirince sarı saçlı, güleryüzlü bir çocuk, diğer tarafa çevirince alevler içinde yanan bir kurukafa. Bu inşaat da bazen sıradan, saçma, tamamen zararsız görünüyordu ancak sabahın erken saatlerinde ya da akşamüstü hava kararırken dünyam yerinden oynuyordu ve tepesinde kuşlar dolaşan Orta Çağ'dan fırlamış kapkara darağaçlarına dönüşüveriyorlardı yine. Geceleri olur da bir an için içim geçerse o kısacık uykuma bile uzun gölgeleri vuruyordu.
Sayfa 576Kitabı okudu
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.