Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mustafa kâmal'in tek adam oluşu:
Mustafa kâmal, bu takdir yarışlarını büyük bir zevkle dinledikten sonra, milli ve askerî işlerimizin temelini kuranları, canla-başla çalışanları kısaca olsun millet kürsüsünden millete ve tarihe tevdiye artık lüzum görmedi. Bundan en çok, etrafına topladığı değersiz kimseler istifadeye koyuldu. Mustafa Kemal Paşa'dan başka ortada kimse bırakılmadı. O, kurtardı ve O kurtaracak teranesi, hazıra konmak isteyen dalkavukların dillerinde destan oldu. Artık her akşam aleminde onun yüzüne karşı methiye yarışı aldı yürüdü. Bütün bu muhiti, İkinci Millet Meclisi'nde kazanmıştı. Meclis'in çehresi pek garipti: Sarıklı sarıksız, muhafazakarlar, terakki taraftarları, din ve ahlak aleyhtarı zübbeler sun'i bir birlik gösteriyorlardı. Meclis umumi heyetiyle Mustafa Kemal Paşa'nın emrine ram idi. O sağa da gitse, sola da gitse, hep beraber ona ayak uyduracaklardı. Dışarıda kendi emekleriyle hayatlarını fakirce kazanabilen bu zümre, pek az müstesnasıyla, şimdi devlet hazinesinden zenginleşiyor ve ihsanılara da gark oluyor, aristokrat bir tabaka halini alıyordu. Bunlar da mensuplarını, memuriyetlere kayırarak veya kazandırarak, etraflarında tabakalar teşkil ediyorlardı. İşte Cumhuriyet hükümeti, Türk milletine feyizini bu suretle dağıtıyordu! Trenlerle demir fabrikalarına götürülen maden curufunu, mıknatıslayan çelik levhalar, nasıl bir vinçle vakumlarla kendisine çekip yapıştırıyorsa; Mustafa kâmal'de, bütün İstiklal Harbinin banisi sıfatırı takınınca, böyle bir kudret sahibi olmuştu. Onun çekemediği mahdut ağır parçalardı! İstiklâl Harbimiz'in bu şuursuz ve suni neticesinden műteessir olanlar, VATANSEVERLER VARDI FAKAT ÇOK AZLIKTI.
Sayfa 161 - TruvaKitabı okudu
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.