"İğneyi parmağına batıran terzi, tencereyi deviren aşçı, davayı kaybeden avukat, cesedin hala nefes aldığını gören cellat, cevabı bilmeyen öğretmen, yatakta ölü bulunan fahişe. Herkes ama herkes bir gün kendi acısının aslında başkalarının acılarıyla akraba olduğunu öğrenecek. Hiçbir acı tek başına değildir ve hiç bir acı diğerinden daha çok acıtmaz insanı. Bir kuru özür yetmiyor affedilmeye. O kadar çok parçalamışlar bizi. O kadar çok sürgün etmişller ki, canımıza acıtmışlar..."