Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Şubat ayında İstanbul'a yaptığım bir gezi sırasında tesadüfen gördüğüm bu kitabı hiç araştırmadan, sadece içime öyle doğduğu için almıştım. Okuma sırası henüz gelmişti. Kısa sürede okuyup bitirdiğim kitabın üslubu sade, yazı dili ise açık ve anlaşılır. Cadılık, paganizm, Toprak Ana konularına ilgi duyan herkesin gönül rahatlığıyla okuyabileceği bir eser. Yazarın hayatını araştırdığımda “Avrupa ve Osmanlı İmparatorluğu’nda Cadılık Kavramı ve Cadı Kimliği Temsilleri” adlı bir yüksek lisans tezi olduğunu ve Mısır, Fas, İran gibi ülkelerde tur rehberliği yapmış olduğunu öğrendim. Kitabın içeriğine gelecek olursak, Cadı kavramını, cadının ne olduğunu ve ne olmadığını çok güzel anlatılmış. Avrupa'da cadının neden kadınla özdeşleştiğini anaerkillikten ataerkilliğe geçiş ile bağdaştırarak çok güzel açıklanmış. Doğanın bir parçası değil de ta kendisi olan kadının bekaretinde, anneliğinde ve yaşlılığında ayrı bir bilgelik yatmakta. Kadın bu bilgeliğe ulaşmak için herhangi bir okula gitme ihtiyacı duymaz çünkü kadın kendini, bedenini ve ruhunu iyi tanır; kendini ne kadar iyi tanıyorsa bir kadın hem cinslerini de o kadar iyi tanır ve onlara o kadar çok faydası dokunur. Ortaçağ'da kiliselerin kurduğu üniversitelere kadınların alınmamasına rağmen onların doğum bilgisine sahip olması, çocuk istemeyen kadınları düşük yaptırabiliyor olmaları, doğum sancılarını azaltabiliyor olmaları kadınları birer Cadı olarak göstermiştir. Kilise pek çok bilge kadını şeytanla işbirliği yaptığı gerekçesiyle yakarak öldürmüştür. Avrupa'da durum sadece bu kadarla kalmayıp daha da acımasız ve vahşi bir hal alırken Osmanlı'da neler olup bitiyordu? Avrupa'nın karanlık tarihinde yakılarak öldürülen (cadı avı) kadınlar hemen hemen herkes tarafından bilinirken Osmanlı'da neden böyle bir şey söz konusu değildi? Şunu hemen söyleyebiliriz ki, Osmanlı'da büyü, otacılık, sihir hem sarayda hem de halk arasında son derece yaygındı. Bunları üfürükçü ya da cinci hoca adıyla anılan kişiler yapıyordu. Bu kişiler genellikle erkek olsa da büyü ve sihir gibi talepler daha çok kadınlardan gelmekteydi. İslamiyete göre büyünün yasak olması halk arasında büyücülüğün geniş yer tutmasına engel olmamıştır. Ancak kadınların mahrem kabul edilmesi, toplumsal hayatta görece ikinci planda tutulması onların üzerinden cadılık olgusunu almıştır. Osmanlı arşivlerinde ön plana çıkan cadılar ise aslında hortlak dediğimiz mezarlarından çıkarak insanları rahatsız eden varlıklardır. Bu hortlaklarla ilgili başta Evliya Çelebi olmak üzere nice kimselerin eserlerinde yahut fetvalarında birçok bilgi yer almakta, söz konusu bu bilgiler kitapta hem orijinal diliyle hem de günümüz Türkçesiyle aktarılmış. Kitabın Osmanlı'daki Cadılık mevhumunu anlattığı bölümde Şamanizm ile ilgili verilen bilgiler her ne kadar eksik, yetersiz ve tek taraflı olsa da kesinlikle okunması gereken bir kitap. Meraklılarına şiddetle tavsiye ederim.
Avrupa'da ve Osmanlı'da Cadılık
Avrupa'da ve Osmanlı'da CadılıkÖzge Özal · Destek Yayınları · 20233 okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.