Mağrip'te demokratikleşme talep eden kitlesel gösterilerle başlayan "Arap Baharı" 2011 ilkbaharında Suriye'ye intikal etti. Devletin protestolara karşı gayet şedit tutumu, Batılı güçlerin istemedikleri Esad rejimine 'diplomatik' cephe alması ve Suudi Arabistan-Türkiye-Katar ekseninin rejimi devirmeye davranan güçlere aktif destek vermesiyle, karmaşık bir iç savaşı başlattı. lç savaş, -söz konusu eksenin himayesinden faydalanan- beynelmilel cihatçı örgütlerin ülkeye doluşmasıyla, korkunç bir kıyıcılıkla süregitti. Bu arada, cihatçı ağın en güçlü ve 'muteber' örgütü olan El Kaide'den, onu neredeyse 'ılımlı' bir yere koyarak kopmuş bulunan Irak ve Şam lslam Devleti (IŞlD), bu denklemde yeni bir değişken olarak zuhur etti. IŞlD, Irak ve Suriye'de hakimiyetini genişlettiği bölgelerde bu kıyıcılığı en gaddar biçimlere dönüştürdü. Girdaplanan iç savaşta 2011 sonlarında "halk savunma birimleri" [YPG - Yekineyen Parastina Gel - Halk Savunma Birlikleri] kuran PYD, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde hakimiyetini gitgide geliştirdi. 2013'te Suriye rejiminin buradaki otoritesini tamamen kaybetmesi üzerine 2014 Ocak'ın da Kürtçe batı anlamına gelen Rojava bölgesinde bir geçici özerk yönetim ilan edildi. Yaklaşık 24 bin kilometrekarede üç kantondan (Efrin, Kobane, Cizire) oluşan, nüfusu mültecilerle 4,5 milyona çıktığı tahmin edilen Rojava, demokratik özyönetim ve konfederalizm modelinin uygulama sahası olarak olağanüstü mana ve ehemmiyet atfedilen bir topia'ya* dönüştü.
* Eski Yunanca topia'nın bir anlamı basitçe yer/mekan, bir anlamı cennettir. Malüm, ütopya, olmayan-yer demek.
Sayfa 879 - İletişim Yayıncılık