Annemin cenazesinden beri ağlamamıştım. Çocukluğumda, kader bana acımadan yüklenince gururum da artmıştı. Uzun savaş süresince saflarımızda nice sevgili arkadaşlar ölmüştü, fakat bana ağlamak günah işlemek gibi geliyordu. Çünkü onlar Almanya için ölmüşlerdi! Son korkunç çarpışmada gaz bombasına tutulduğum ve gözlerim çıkar gibi olduğu zaman, bir an kör kalacağımı düşünerek ümitsizliğe kapılmıştım. İşte o vakit vicdanımın sesi de beni yıldırım gibi çarpmıştı. "Senden yüz misli fena durumda olanların yanında inlemeye utanmıyor musun, sefil zavallı!" Ve sessiz sedasız kaderime boyun eğmiştim. Fakat şimdi vatanın felaketi karşısında şahsi acıların hepsi siliniyordu. Böylece, bütün fedakarlıklar, bütün mahrumiyetler boşa gitmişti...