Gönderi

Jean Paul Sartre
Maske düşüyor, gülümsüyor. "Üzüntülü değilim hiç. Buna şaşıyorum kimi zaman, ama haksızlık ediyorum, niçin üzüntülü olacağım? Bir zamanlar güzel tutkular yaşayabilmiştim. (...) "Seni de, evet seni de tutkuyla sevmiştim." Bir yanıt bekliyor. Hiçbir şey söylemiyorum. "Bütün bunlar geçip gitti tabii." "Nasıl biliyorsun bunu?" "Biliyorum. Bana tutku verecek herhangi bir şeye ya da kimseye artık rastlamayacağımı biliyorum. Birisini sev meye kalkışmak önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister... Hatta başlangıçta, bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum." "Niçin?" Alay dolu bakışlarını çeviriyor bana, karşılık vermiyor. "Şimdilik, ölü tutkularımla çevrili olarak yaşıyorum. On iki yaşındayken, annemden dayak yediğim bir gün, kendimi üçüncü kattan aşağı atmama neden olan o korkunç öfkeyi yeniden bulmaya çalışıyorum."
·
87 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.