Gönderi

Neden beni uyarmadın? Buna hakkım yoktu efendimiz. Öyle güzel gürlüyordunuz ki. Size kapılmamaya imkân yoktu. Çevrenizdeki bütün sahtelikleri öyle güzel aydınlatıyordunuz ki. Bir daha göremeyecekler sizin gibi bir devi efendimiz. Onların küçük yaşantılarının içinde ben de küçülmedim mi Olric? Ucuzluk bana da bulaşmadı mı? Hayır, efendimiz. Öyle içten yaşadınız ki. Bu kısa süren aydınlıktan yararlanamayacaklar ne yazık ki. Acıtmayan karanlıklarına dönecekler. Onların, hissedemedikleri acılarını da siz içinizde taşıyacaksınız. Güzel bir rüyadan uyanmanın tatlı şaşkınlığı yaşayacaklar bir süre. Sonra unutacaklar. Unuttukları için de unutulacaklardır. Kendi güzelliklerini de -eğer bir güzellikleri varsa-unutacaklardır. Yalnız sizin içinizde yaşayacaklardır: bunu bilmedikleri için de, yaşadıklarını da bilmeyeceklerdir. Alışkanlıktan başka bir şey bilmedikleri için, sizin de yokluğunuza alışacaklardır. Anlıyorum Olric. Neden daha önce söylemedin bana? O zaman yaşayamazdınız. Siz her şeyi yaşamalısınız efendimiz. Bütün güzellikleri görmelisiniz. İçinizde en küçük güzellik olan bir şeyi bile tanımalısınız. Siz ne yaparsanız olur efendimiz. Beni şımarıyorsun Olric. Zarar yok efendimiz: çünkü artık sizi kimse şımartmayacak. Beni korkutuyorsun Olric. Siz istemeyeceksiniz efendimiz. Güzellikleri kendiniz bulup çıkaracaksınız artık.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.