Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla... Birçok okurun elinde gördüğüm bir kitaptı. Açıkçası böyle etkileneceğimi düşünmemiştim. Uzun bir zamandan sonra bir kitaba karşı duygusal bir bağ kurup yer yer ağladığım zamanlar yaşadım. Basit bir dili olan kitap, sürükleyici ve merak unsurlarını içeren bir yapıya sahip bayağı. Empati duygumuzu çokça aktif hale getirerek kendimizi karakterlerin kişiliğine, duygusal durumlarına ve o zamanın şartlarının zorluklarına karşı benlik çatışmalarının ortasında bulmamak elde değildi. Hikaye şımarık bir gencin başına gelenlerden, kendisiyle beraber altı kişinin hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır. O zaman biraz spoiler zamanı. Yazarken tekrar yaşayayım hikayeyi iliklerime kadar. Kitap baş kahraman olan Fugui'nin gençken tıpkı babasının eskiden yaptığı gibi malını mülkünü genelevlerinde ve kumar masalarında kaybettikten sonra yeni hayatına kapı aralamasıyla başından geçenleri anlatıyor. İki yıl boyunca bir asker birliğine zorla alıkonmasının ardından evine, eşine ve çocuklarına kavuşmuştur. Savaş yıllarının getirmiş olduğu zorluklar, köydeki insanları daha zor günlere sürüklemiştir. Fugui ve ailesi açlıkla başa çıkmaya çalışırken aynı zamanda zor şartlar altında tüm aile bireyleri üç dönümlük topraklarında için daha çok çalışmak zorunda kalmışlardır. Fugui' nin oğlu, doğum yapan öğretmeninin kana ihtiyacı olması sebebiyle tek uyuşan kanın kendisinde olduğundan zayıf bünyesiyle tüm kanının alınması üzerine kansızlıktan hastanede ölmüştür. Fugui' nin konuşamayan kızı da aynı hastanede doğum yaparken öldü. Kızının ölümünden sonra Fugui' nin eşi de kemik erimesi sebebiyle vücudu daha fazla dayanamayıp öldü. Aynı hastanede beton yığınları arasında kalan kızının eşi de oracıkta ölmüştür. Aynı hastane hem oğluna hem kızına hem de damadına ölüm mekanı olmuştur. Bunun üzerine torunuyla beraber bir başına kalmıştır. Torunu Kugan, dedesi Fugui tarlada çalışırken hasta olduğu için evde dinlenmek için bırakıldı, dedesinin getirmiş olduğu fasulyeleri yerken boğazında kaldığından dolayı nefessizlikten ölmüştür. Fugui, Kugan' a vermiş olduğu öküz alma sözünü tutmuştur iki yıl sonra. Öküz de kendisi gibi yaşlı olduğundan bilerek almıştır aynı anda ölmek için ardında bir şey bırakmadan. Fugui, bu hayat hikayesini yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya anlatmıştır yeni yaşanmış gibi yad etmiştir. Ve tabii üzücü bir sonla hikaye burada bitmektedir. Bu kitabı okuyun ve çevrenizdekilere de okutturun mutlaka. Şimdiden iyi okumalar...

YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,1bin okunma

·

22 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Birmuallime