Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

331 syf.
·
Puan vermedi
Körlük= Alışmak! Eser Distopik bir eserdir. Bu eserlerde alt metin önemlidir. Okuyucuya verilmek istenen mesaj, tema çok farklıdır. Bu dispotik romanlar toplumda hızla değişen düzenin bozulması sonucunda ortaya çıkan olayların kötümser yansımalarından doğar. İnsan doğasında var olduğu düşünülen kötülüğün otoriteyi nasıl etkilediği ve bu otoritenin elindeki toplumları nasıl kaosa sürüklediğini vurgular. Kitapta körlüğün üç sebebi vardır. Din, devlet ve birey. Bunları da birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bilinmeyen ülke, bilinmeyen insanlar (isimleri yoktur) bu önemlidir. Herkes kimliğini karantina zamanında gizler. Eserde oto hırsızı örneği vardır. Yazar toplumsal eleştiriyi isim vermeden yapar. Eğer karakterlerin isimleri olsaydı konu bu kadar etkileyici olmazdı. Kitap insanoğlunun tüm zaaflarını anlatıyor. Yakın tarihte bunu ilişkilendirmek istersek pandemiyi örnek alabiliriz (günümüz covid-19 ilk zamanları düşünün. Çin'de ölümler var iken herkesin ölümleri sinema filmindeki sahneler gibi izlemesi, yağmalamalar...vb.) İnsana ayna tutacak bir romandır. "Hepimiz zaten kördük" amacım okurlara evrensel yalanın çoğul hakikatlerin yerini aldığını, insanın benzerine olan saygısını yitirirerek kendine saygı duymadığıni ve bunu öğrenmeli sözünü anlatır."Kırmızı pazartesi romanıyla benzeşir veya hatırlatır. Herrkes birkaç saat sonra cinayet olacağını bilir, hisseder, görür herkes tanıktır ama kimse bir müdahalede olmaz tıpkı toplumun hali gibidir. Körlük romanında ki olaylar gibi, insanlar gibi"Körlük=Alışmak. Romanda kavram ve anlam değişmesi hissedilir. Alışmak, alışkanlıklar vurgulanır. Çok sade bir dili vardır diyebiliriz. Nokta ve virgül dışında noktalama işareti yoktur. Eylemler, cümleler çok basit anlatılmıştır. Aforizmalar yoktur. Roman trafik ışığında başlar. Neden? Göz kör olur. kadın, "görüyor olmak ne işe yarıyor" şeklinde söz söyler ki eserin Oscar almasına neden olan toplumsal ve farkında olunmayan bir noktaya temas ettiğini gösterir Bu romanın tamamını ve kör olmak kavramını celiştirir. Görüp söylemeyince... Dilsiz şeytan sözünü anımsatır. Bir sürü körün içinde sadece iki tane polis var. Karakter analizi için Polisin biri oto hırsızına yardım eder, diğeri hayat kadınına kötü davranır. Hepsi sonra kör olur. Hangisi iyi polis hangisi kötü polis??? Veya kör olan adama (ilk kör) yardım eden hırsız çekişmesi vardır. Tezatlar oluşturulmaya çalışılır. Bununla ahlak anlayışını anlatmak ister yazar. Zor zamanlarda...Hayvani dürtülerin baskın olduğu zamanlarda yaşlıların nasıl terk edildiği, feda edildiği romanda karantina anında görülür. Yaşlıların muhtaç olduğu, çocukların ebeveynlerine muhtaç olduğu gözükür. Bu karakterlerin konuyu anlatırken derin bir gözlem ve farkındalık açısından önemlidir. Nobel ödülü için bunun gibi derin ve anlamlı işlemeler gerekir. Körlük için siyah değil de süt beyazı denizler şeklinde bir benzetme yapar körler. Normalde körlük denince herkesin aklına siyah gelir. Gece gibi. Burada Beyaz diyerekten toplumun ilk ve saf hâlini anlatmak istemiştir diyebiliriz. Romanda olay kurgusu ve mekan üç açıdan ele alınmıştır diyebiliriz. Karantina öncesi, karantina yeri ve orada yaşananlar ve karantina sonrası dışarıda yaşananlar ve olaylar. Radyo-tabanca- makas eşyaları vardır. Radyo ilk geldiğinde mutlu olurlar. Genç kız müzik dinleriz derken haber dinleriz ve saatleri öğreniriz şeklinde konuşmalar döner. Çünkü körlerle dolu bir odada hiç bir şey yapmadan zaman geçiyor. Ne zaman gündüz ne zaman gece bunu sadece erzak temini ve anons ile anlayabiliyorlar. Veya kuş sesleri ile. Radyo bu açıdan onların dış dünya ile olan bağlarını ve temaslarını canlı tutar. Tâki sunucu kadının radyo yayınında kör oldum demesine kadar. İnsanların kör olsa dahi para ile (değerli eşyalar) ile hakimiyet sağlayacağını düşündürmektedir. Kör kötüler görmese dahi değerli eşyaları alır ve erzak verir. Hatta bu noktadan sonra paralarını yiyin der kötü bir kör karakter. Bu paranın önemini ve insanın toplumun görmese dahi kullanamasa dahi ona verdiği aidiyeti, önemi anlatır. Merkez karakter göz doktoru ve onun eşidir.Normalde okurken herkes göz doktorunun durumu çözeceği, salgının sebebini veya çaresini bulabilecek şeklinde düşündürürmesi gerekirken ilk onun körleşmesi tezatlık yaratır.yazar bilinçli yapar bunu. Normalde çözümü bulması gereken karakter olması gerekirdi. Eşi böyle bir durum yaşamıyor. Doktorun eşi yani kadın çok saf bir karakter. Temiz düşünceli.Kötü körlerin içinde bir de normal kör var. Bu, kendine "benim durumum burasının içinde paha biçilemez" diyor. Kitapta otoritenin bir köşesindeysen bir şekilde kurtulursun mesajı vardır. Örnek olarak kapıda nöbet tutan silahlı askerin kör olması ama asker oluşu sayesinde oradan kurtulmuştu. İşte söylemek istediğim bu. Özetle burada otorite ve güç çatışması var. Karantina da otorite askerlerdir hükümet aracılığıyla. Fark ettiysen körler ilk geldiklerinde nüfusun artacağını ve bunun ne kadar süreceğinin bilinmemesine rağmen Kendi aralarında bir lider seçelim. Bir otorite seçelim denir. Bu kişide doktortur. Onu öneriler. Bu otorite ile askerlerin otoritesi veya kötü körlerin silah zoru ile erzak vermemeleri ve çatışma yaşamaları güç ve otorite arasındaki çatışmayı özetler ve anlatır. Yazar "benim romanlarımda kahramanlar bulunmaz. Sadece normal yaşam süren normal insanlar bulunur. sıradan insanlar hakkında düşünür, yazarım. Çünkü tanıdığım insanlar onlardır der". Bir sözünde.karantinadan sonra kurtulan yedi kişi ve bir tane de köpek var. Bu köpek göz yalıyor. Eğer bir olayı hatırlattı derse aklına şu gelebilir: Yine yaşadıkları dönemde zindana atılan ve veba hastalığına yakalanmış gibi muamelede bulunan yedi uyurları hatırlatabilir. Bu yedi uyur olarak bilinir ama yedi kişi midir? Bilmiyorum. Hikâye o yönde . Bunların da bir köpeği vardır. Bu açıdan roman ile bağdaştırmak mümkün olabilir. Jose, Hristiyan ise Hristiyanlık inancında bu hikaye Efes'in yedi uyuru şeklinde geçmektedir. Kuran da ise KEFH suresinde detayları vardır. Bu detaylar bize Jose de yedi kişi(körler) ve göz yalayan köpek örneğini vererek asla sekiz (kişi, canlı) demez. İnsanı hayvandan ayırır. Bu üslup açısından önemlidir. Verilmek istenen mesajda vurgulanır. İnsan ve hayvanın kitapta farkları net ortaya çıkar. Keyifli okumalar.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,5bin okunma
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.