Bu metinlerde geçen başı börklü, taharet almasını bilmeyen, bir dirhem tarhanaya değişilebilecek olan Türk ‘soy’ adı, Millî Edebiyat’ın ön hazırlayıcıları konumunda
olan Mehmet Emin Yurdakul’un çok yüksek perdeden haykırmasına zemin
hazırlayacaktır. “Ben bir Türküm dinim cinsin uludur.” İfadesi; bir şiir metni
olmaktan ziyade tarihsel açıdan topluma, örselenmişliğin yarattığı eziklikten
çıkışı işaret eden bir çığlık niteliği taşır.
Bir yanda toplumsal felaketlerle diğer yanda “zalim, insafsız, dinsiz, imansız,
kaba köylü yerine sıfat olarak kullanılan” (Levend, 1962: 154) ad ile örselenen
Türkler, “Ben bir Türküm dinim cinsin uludur.” çığlığına dikkat kesilecektir.
Böylece kendi üstüne düşünmeye ve kendini anlamaya açık hâle gelecektir.
Kişinin kendi üstüne düşünmesi süreci, kimliğini / kendiliğini Dasein’i ortaya çıkaracaktır.