Sezai Karakoç 'un ; 1962 yılından 2004 yılına kadar Ramazan Aylarında farklı gazete ve dergilerde yazdıgı Ramazan ve oruç ile ilgili yazılarından oluşuyor.
Ramazanın ruhunu hissetmek, Ramazanı anlamak, anlamlandırmak ve o ruhu Ramazan sonrasına da taşıyabilmek, orucun aç kalmaktan ziyade nefis ve ruhun terbiyesi olduğu, orucun diğer ibadetlerle olan ilişkisi, çocukluk ve gençlik yıllarının Ramazan anıları, Üstâd'ın nezih, nahif, zarifçe tasvir ve anlatımlarıyla sunulmuş bizlere. O cümleler karşında büyülenmemek işten bile değildi. Tüm bölümlerdeki yazılar, muhteşem ve bir o kadar da anlamlı olmakla beraber;
*Konuk
*Oruç da Acıkır
*Oruç ve Diriliş
*Orucun Ruhu
*Görünen Aya Selam
*Hicretten Miraca
*Çağrı
*Oruç Ülkesi
*Ramazanın Aynasında Hayat. bölümlerini ayrı sevdim ve çok beğendim. :)
Yazar, "Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir.
Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök safrasıdır.
Yani, samanyolunda ziyafet"(s.11) diyerek Ramazan ayının gelişiyle adeta insanlara bir şölen ve ziyafeti anlatır ve o ziyafete davet ederken
"İşte oruç giderken bizi her bakımdan bir nefis muhasebesine çağırarak gidiyor. Bunu yapmadıkça tuttuğumuz orucun eserinin gönlümüzde kalacağını ummak doğru olmaz, işte bunu bilmeli!" (s.68) cümleleriyle de orucun etkisinin sonraki zamanlara da taşınması gerektiğini vurguluyor.
"Kendi kendinden uzaklaşan insanın kendine dönüşüdür oruç ayı." (s.109) kendimize, içe dönüşümüze vesile olması umuduyla...
"Bereketlendir kalbimizi ey Ramazan." (s.47)
Eserin son cümlesi ile; "Allah'tan dileğimiz ölünceye kadar da böyle sürüp gitmesidir." (s.139)
Üstâd'a rahmetle... Mekanı cennet, makamı âlî olsun.