Gönderi

Bir toplumda, politika, kendi alanının dışına taşmış, diğer bir deyişle araç olmaktan çıkıp amaç olmaya yüz tutmuşsa, o toplum için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. Eski Yunan, Kartaca, Roma ve İslâm tarihinde, bozuluşun şaşmaz ölçüsü olarak gözlemlenmektedir bu. Ağır kriz çağlarında politika, başlangıçta, her derdin çaresi gibi kendini ileri sürmüş, fakat, kısa bir zaman sonra ortalığı toz duman eden bir anarşi ve terör bulutuna sarmalanarak, ters bir tepkiyle, normal alanını da yitirmiştir. Bu, politikanın yapısından ileri gelmektedir. Politika, amorf, her kalıba dökülür plastik bir madde gibi yoğrulabilir. Böylece de, giderek, düşüncenin, inancın, ahlâkın, hatta estetiğin yerini doldurmaya kalkar. Politika, sanıldığı gibi, böyle dönemlerde maskeli değil, bizzat maske olmuştur. İçinde bir şey bulunmayan, daha doğrusu hiçliğin ve boşluğun vınladığı, fakat yüzeyinde metafizikten ahlâka kadar her alanın çizgilerini gösteren bir maske. Gün gelir, sağlıksız toplumlarda, bu maske, yeri göğü kaplar, bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir dev haline gelir. Karşısına çıkan, her gönül atılımını bir değirmen gibi, ağır taşının altında ezer, un ufak eder.
Sayfa 103 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
·
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.