Gönderi

"Aristoteles'in insan'ı "toplumsal bir hayvan" olarak tanımlaması yeterince kuşatıcı bir tanımlama değildir. Bu tanım bize genel bir kavram verir ama özgül ayrımı göstermez. Böylesine bir toplumsallık insana özgü bir nitelik olmadığı gibi tek başına insanın ayrıcalığı da değildir. Hayvan topluluğu denilen topluluklarda da örneğin arılar ve karıncalar arasında da kesin bir işbölümü ve şaşırtıcı ölçüde karmaşık bir toplumsal düzenle karşılaşıyoruz. Ama insanda, hayvanlarda olduğu gibi yalnızca bir etkinlik (action) toplumu değil, aynı zamanda bir düşünce ve duygu toplumu da buluyoruz. Dil, mitoloji, sanat, din ve bilim, bu daha yüksek toplum biçiminin ögeleri ve kurucu koşullarıdırlar. Bunlar organik doğada rastladığımız toplumsal yaşam biçimlerini yeni bir duruma yani toplumsal bilinçliliğe dönüştüren araçlardır. İnsanın toplumsal bilinçliliği özdeşleştirme ve ayrımlaştırma diye adlandırabileceğimiz ikili bir edime dayanır. İnsan bu toplumsal yaşam ortamı olmaksızın kendini bulup kendi bireyselliğinin bilincine varamaz."
Sayfa 208Kitabı okudu
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.