Bir insan susunca, sesi içinde dolaşmaya başlıyordu.
İyice yayılıyordu.
Sonunda gözlerde, ellerde, oturuşta, yürüyüşte, ette kemikte çın çın ötmeye başlıyordu bu ses. Dünyayı anlamak için susmak yetiyordu.
“Şöyle her şey ve herkes bir sussa.
Kendimize gelsek...”