Yazarla daha önce Kuytu adıyla Türkçe'ye çevrilen öykü kitabıyla tanışmışık. Bu küçük roman öyküleri kadar etkilemedi beni ama kendisinin değersiz olduğu anlamına gelmiyor. Zira iki şeyle çok etkileyici; teması: tutku derecesinde merak ve dili: sakin, yine de canlı. Amerika'da çiftçilik, daha doğrusu hayvancılık yapan dul Cy Bellman, iki yaşından beri tek başına baktığı10 yaşındaki kızı Bess'i sofu kardeşı Julie'ye bırakır ve merakının peşine düşer. Cy gazetelerde Kentuck taraflarında tarih öncesinden kalma olağanüstü irilikte hayvan dişleri ve kemikleri bulunduğunu okur. Bu okuma onun için maceraya çağrıdır. O günden sonra onları diri bulamıyorsa ölü olarak görmek üzere bir yolculuk fikriyle dolar benliği. Hazırlıklarını tamamlar. Ona göre bir, en çok iki yıl sonra amacına ulaşıp geri dönecektir. Başta kızkardeşi olmak üzere bu fikir herkese uçarı, aptalca gelir, Bess hariç. Bess de babasının bu yolculuğunu büyüleyici ve gerekli bulur. Her ikisine göre de merakının peşinden gitmek doğal ve gereklidir. Göreceli olarak iyi bir geliri ve arazisi olan( katır ve bardo yetiştirmek), yeniden evlenme potansiyeli taşıyan,mutlu olduğu çevrede, doğada yaşayan, çok sevdiği kızıyla huzurlu bir hayata sahip bir adamın böyle bir maceraya ihtiyacını, o hayvanlara merakını bugün olsa bugün de anlayamaz çoğu kimse. Ama işte, belki de Cy'ın hayatında anlam dediği şey o. Ve okuyucu olarak onu haklı bulmaktan öteye geçemiyorum. Roman bir Bess'in bir Cy'ın ( ilerleyen bölümlerde Cy'ın yardımcısı yerli delikanlı Uzaktan Yaşlı Kadın'in gözünden) gözünden anlatılır. Her iki taraf da kendi macerasını yaşamaktadır. Cy'ın olduğu kadar Bess'in hayatında da zorluklar ve tehlikeler vardır. Romanın sonu bir acayip. Olumlu anlamda acayip. Bu da kitabın güçlü yanlarından biri.

BatıCarys Davies · Can Yayınları · 202323 okunma

37 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Meral Nalbantoğlu