İnsan olmak zordur: Bunun tek nedeni yalan müessesesinin insan yaşamının bir
parçası olmasıdır. Yalan söylemeden, yani doğru olmayan bir şeyi doğru farz
edip dile getirmeden insan olunmaz. Tüm keşif ve icatların anası yalandır.
Tabiî yukarıdaki “yalan” ile kastettiğimin varsayımlar olduğunu anlamışsınızdır.
Adı üzerinde varsayım, yani var olduğunu bilmediğimiz bir şeyi var saymak;
yani onun hakkında yalan söylemek. Bu yalanları uyduranları mazur göstermek
için deriz ki, ama onları söyleyenler yalan olduğunu bilmiyorlardı. Bu doğru,
değil. Gerçi Newton “hypothesis non fıngo” (varsayım yapmıyorum) demişti
ama, Einstein söylediklerinin varsayımdan ibaret olduğunun bilincindeydi. Bir
gün diyordu: İzafiyet teorisi de çöpe gidecek, ama yerine daha iyisi gelecek.
İyi yalanı, kötü yalandan söyleyenin niyetinden başka hiçbir şey ayırmaz. Aynı
yalan bazı durumlarda iyi, bazı durumlarda kötü olabilir. Yalanla başa çıkmanın zorluğu, yarattığı alternatif dünyanın keşfedilmesinin
güçlüğünden ibarettir. Yalan insan kafasında yaratılan gerçek dünyaya alternatif
dünya veya dünyalardır. Bu dünyaların öğeleri kontrol edilebilir olabilir veya
kontrol edilemez olabilir. Kontrol edilemeyen yalanlar en kötü olanlardır, çünkü
yalanı işitenin onun doğru olup olmadığını öğrenme şansı yoktur. Onun için
bilimde kontrolü mümkün olmayan varsayımlar bilimsel addedilmezler. Herbilimsel olmayan varsayım mutlaka kötü demek değildir; yeter ki onların
tartışması esnasında kontrolü mümkün olan varsayımlara ulaşabilelim