Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Beyhûde Din Tartışmaları
Bugün istisnasız tüm İslam dünyasında bitmek tükenmek bilmeyen din tartışmaları yaşanıyor. Bizi daha iyiye götüren, kaybettiğimiz hikmeti bulduran, hakikate ulaştıran tartışmalardan söz etmiyorum. Pek çok açıdan anlamsız, faydasız, gayesiz, beyhude tartışmalardan söz ediyorum. Bilhassa ilim ve davet insanlarının Müslümanlara bir arpa boyu yol aldırmayan, hatta ümmeti bölen, parçalayan tartışmalardan bahsediyorum. Medeniyetlerin çöküş ve çözülüş dönemi tartışmaları diyebileceğimiz bu tartışmalar; dinin rahmetine gölge düşürüyor. Rahmete susamış kalpleri karartıyor. Gönülleri tarumar ediyor. Dinin berrak hakikatlerine aç zihinleri işgal ediyor. Bilhassa genç nesilleri dinden soğutuyor, hatta koparıyor. Bu tartışmalar ne imanımızı ne ilmimizi ne de hikmetimizi artırıyor. Bizi daha ahlaklı, daha adaletli, daha merhametli kılmıyor. İslam ümmetinin karşı karşıya kaldığı hiçbir meydan okumaya karşılık vermiyor. Dijitalleşmeyle birlikte bu tartışmalar, ümmetin, toplumun her kesimini kuşattı. Dinî bilgi yaygınlaştı fakat bütünlüğünü kaybetti, parçalandı. Dahası dijitalleşme, bir bilgi kaosu, bir yorum anarşisi ve bir fetva kargaşası doğurdu. Pek çok kimseyi İslam'ın birçok hakikatinden şüpheye düşürdü. Dinin sade ve berrak hakikatlerinden insanları uzaklaştırdı. Her şeyden önemlisi bu tartışmalar; dinin kutsiyetini ve masumiyetini aşındırıyor. Dinin giderek birleştirici olma özelliğini ortadan kaldırıyor. Bir ayrıştırma ve ötekileştirme aracı olmasına yol açıyor. Dini bir çekişme ve bir didişme konusuna dönüştürüyor. Dini yoruyor, dindarı yıpratıyor. Bu ilimsiz ve hikmetsiz din tartışmalarında, her halükârda zarar gören din oluyor. Bunun dine, topluma ve ümmete verdiği zarar tahayyül edilenin çok ötesindedir. Bunun idrakinde olmak gerekiyor. Ümmetin ümidi olmaya devam eden ülkemizde de durum, maalesef İslam dünyasından farklı değil. Yavaş yavaş bizi de kuşatan bu tartışmalar, medeniyet ufkumuzu daraltıyor. Kamuoyu önünde yapılan din tartışmaları, toplumsal birlik ve beraberliğimizi kırılgan bir zemine kaydırıyor. Yakın tarihten bir örnek vermek isterim. 17. yüzyılda cihan imparatorluğu Osmanlı üç cephede ilk defa büyük kayıplar veriyor. Ancak İstanbul'da iki vaiz, anlamsız din tartışmaları üzerinden toplumu karş karşıya getiriyor. İki vaizden biri, dönemin Ayasofya kürsüsünde oturan Kadızâde Mehmed Efendi, diğeri ise Sultanahmet kürsüsünde oturan Abdülmecid Sivâsi Efendi'dir. Bu iki zat, beş on mesele üzerinden her cuma birbirlerine saldırır. Zamanla her ikisinin de müfrit taraftarları oluşur. Nihayet 1651 yılında bir cuma namazı sonrası iki taraf birbirine girer ve pek çok insan hayatını kaybeder. Peki, neydi, bu iki vaizi karşı karşıya getiren, iki cemaati birbirine kırdıran meseleler? Tartışma konularının hiçbirisi, bugün olduğu gibi İslam'ın ve Müslümanların temel meseleleri değildi. Kâtip Çelebi, Mizanu'l-Hakk fi İhtiyari'l-Ehakk adlı kitabında bu iki vaizi, iki cemaati birbirine düşüren konuları şöyle sıralar: .Kabir azabı var mı, yok mu? .Kabir ziyareti caiz mi, değil mi? .Şefaat hak mi, değil mi? .Namazdan sonra musafaha caiz mi, değil mi? .Hz. Peygamber'in anne babası cennetlik mi, cehennemlik mi? .Kandil kutlamak, mevlit okumak veya okutmak caiz mi, değil mi? .Tütün veya kahve içmek, helal mi haram mı? .Hz. Hızır hayatta mi, değil mi? .Sema ve devran, zikir ve musiki caiz mi, değil mi? .Matematik ve felsefe gibi ilimleri tahsil etmek dinen sakıncalı mı, değil mi? Aradan üç asır geçtiği halde aynı tartışmalar sadece ülkemizde değil, İslam dünyasının tamamında hâla devam ediyor. O gün büyük cihan imparatorluğu Osmanlı, üç cephede kan kaybederken, Batı dünyası bilgi ve sanayi devrimlerine hazırlanırken bunları tartışmak nasıl anlamsız, beyhude ise İslam başkentlerine ateşlerin düştüğü bugün de yapılan pek çok din tartışması da o kadar abes, o kadar beyhudedir.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.