Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Benim Kitabım
Sahnede beş dakikadan fazla kalmamam gerekiyordu.İzleyicilerin dikkati dağınık ve arkadaşlarıyla sohbet ediyorlardı, ben tüm bu olanları kulisten izliyorum.Hata yapmamam gerekiyordu . İki sıkıcı gösteriden sonra üçüncüsü dayanılmaz gelirdi seyirciye.Ben ikidebir kağıttan konuşmama bakıyordum ama kelimeler birbirine giriyordu. Ben kendime lanetler yağdırıyordum -senin sosyal fobin var sen burada ne arıyorsun. Bunları düşünürken çok uzaklara dalmış olmalıyım ki arkadaşım beni gerçek hayata döndürdü. -Neyin var senin +Yok bişey dalmışım sadece -İyi,senin sıran geldi.Hadi yap şovunu +Yüzünü kara çıkartmayacağım -Kendi yüzünü kara çıkartma Korka korka sahneye doğru adımlarımı attım. Çok az bir alkış oldu.Ben mikrofonumu iki elimle sımsıkı tutuyorum ve kendimi tanıtmaya başladım . “Benim adım Bilemiyorum.”Korkum sesimden anlaşılıyordu herhalde ki bazıları benden ümidi kesti.Sonra deavm ettim konuşmama. Konumuz yalan . Yalan geçmişten günümüze pinokyonun burnundan pamuk prensesin elmasına kadar her yerdedir . Asıl sorumuz yalan değil yalancıları nasıl tanırız . Çağımızdaki yalancıların pinokyo gibi burnu uzamıyor tabikide .Hani derler ya gözlerini kaçırır, burnu ve yüzü kızarır falan. Bazı yalan ustaları vardır yalan söylerken gözlerinin içi güler inanmamanız içten bile değil .Aranızda var mı beni kimse kandıramaz diyen? Kimse elini kaldırmadı seyirciyle boş boş bakıştık . Ben bu soruyu hiç sormamış gibi konuşmama devam edecektim gözlerimi elimdeki kağıttan ayırmadığımın farkında değildim ta ki kalabalığın içinden bir ses “şuna bak dersini çalışmadan gelmiş” diyene kadar.Bir an durdum ve elimdeki iki sayfa konuşmayı yırtıp attım.Seyirciler bir anlığına şok oldu . Aralarından bir ses “ne yapıyor bu”diyordu. Doğruyu söylemek gerekirse ne yapacağımı bilmiyordum. Hemen aklıma bişey gelmesi lazımdı. Bi anlığına seyirciye baktım. Bayan sarıbereyi onlarca kişinin içinden seçtim ilk başta olduğu gibi. Görmeyeli epey olmuştu ama o gözleri, ölüm döşeğimde olsam tanırım.Geçen gece bayan Sarıbereyi düşünürken yazdığım notlar aklıma geldi. Başka şansım yoktu. Ben de konuşmaya başladım. Hepimiz hayatın sıkıcı olduğundan bahsedip dururuz . Belki de şu hayat denen kitaba sıkıcı cümleler yazıyoruz . Sonra kalemi elimize alıyoruz , önemli sandığımız cümlelerin altını çiziyoruz. Ama bir gün o önemli sandığımız cümlelerin aslında başından beri önemsiz olduğunu öğreniyoruz ve zamanında altını çizdiğimiz cümlelerin günün birinde üstünü çizebiliyoruz . Ama o cümlelerin üstünü çizmemiz onları yok etmiyorki, hatta o sayfaları yırtıp atmamız bile. Yani yaşanan hiç bir şeyi silemeyiz . Belkide bundan suyun üzerinde yağ damlacıkları gibi her dakika süzülen pişmanlıklarımız. Beni dinlediğiniz için teşekürler. Gitmem gerekiyor galiba. Kendinize iyi davranın . Bir iki alkış oldu . Galiba benim konuşmam seyircinin zihninde küçük prensin fili gibi kaldı. Galiba diyorum çünkü kimsenin neyi nasıl düşündüğünü yüzde yüz bilemeyiz. Bildiğim tek şey varki o da konuşmam boyunca Bayan sarıberenin reçine içindeki akrep gibi donmuş bana bakıyordu . Bunu nerden mi biliyorum çünkü ben de ona bakıyordum . Bakmamak için çok uğraştım ama cazibesi çok fenaydı Konuşmam sonunda bitmişti.Yırttığım kağıt parçalarını topladım. Millet yapboz yapar gibi saatlerce bakıp yapıştıracağım sandı . Çöpü boyladılar. Ceketimi giydim dışarıya adımlarımı attım, dışarısı çok soğuktu. Ben yalnızlığımla kol kola tenha kaldırımda yğrğmeyi planlıyordum ama arkamdan seslenen kadın bütün planımı bozdu .”şşt dur bir dakika”. Bi an dondum kaldım. Birkaç saniye sonra arkamı döndüm ve karşımda bir elli boylarında kısa saçlı , mevsimi hala yaz sanan bir kadın. Aramızda baya mesafe vardı –onun aramıza koyduğu mesafeden az- ama ben bu uzak mesafeye rağmen tanıdım . Bu bayan Sarıberenin ta kendisiydi. Ben duruyordum o yavaş yavaş yavaş geliyordu. İnsanca konuşacak mesafeye geldik ama insanca konuşamadık. Tir tir titriyordu. Bişey söylemek istese bile kalbi el vermiyordu. -Üşüyorsun ceketimi al +Hayır -Hasta olacaksın al şunu Dedim ve ceketimi uzattım ama istemdeiğini sert bir dille ifade etti. “İstemiyorum”deyip yere attı. Onun bu hareketi yüzüme şamar gibi indi. Eğildim aldım ceketimi, silktim arkamı döndüm. Tek kelime edemeyecek kadar yorgundum ama birkaç kelime daha etmek zorunda kaldım. +Nereye gidiyorsun -Beni yalnızlığımla baş başa bırak. Daha çnce çok yapmıştın başarabilirsin sana inanıyorum. Ve her zamanki gibi vedalaşamadan ayrıldık. Yalnızlığımla konuşa konuşa evin yolunu tuttum. Yalnızlığım sanki etten kemikten bir insan gibiydi. Çoğu insandan daha iyiydi. En azından beni dinliyordu. Biri sizi dinliyorsa değerini bilmelisiniz. Benimkini bilmediler. Ben çok yalan dinledim beklide bundandır değerimin yalandan bilinmesi. Kafamı yere eğerek dondurucu soğukta sakin adımlarla evime gittim. Hala olayı atlatamadığımdan olacak ki bütün yorgunluğuma rağmen uykum yoktu. Bende bi tık düşündükten sonra soğuğa rağmen yürüyüş yapmaya karar verdim. Mahmurlaşmış gözlerim bulanık görüyordu. Saat birin on dokuzuydu. Düşmek için çok harika bir zamandı. Basamağın Bayan sarıbere gibi hala hatrımda olduğunu sanıyordum. Küçük gürültüden sonra arkamdan bir ses “hangi cehenneme gidiyorsun” dedi. Bu bizim vezirdi. Cevap vermem gerekmiyordu ne de olsa kral bendim , zaten soru da retorik soruydu . Sessizce yoluma devam ettim . Gelmesine izin verdiğimi hatırlamadığım halde peşime takıldı. -Arkamdan yürüme önderlik etmeyebilirim , önümde yürüme takip etmeyebilirim. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım ol Koşturdu yanıma +Albert Camus -Doğru cevap +Nasılsınız kralım hiç iyi gözükmüyorsunuz . -Sana ne halde olduğumu anlatan bir olay anlatacağım. Dinleyecek misin ? +Tabi kralım ,vezir olmak bunu gerektirir. -Bir gün savaşta sağ kolumu kırdım . Sağ kolum artık işe yaramazdı.Ben de bazen onun gibi hissediyorum. Bazenler çoğalıyor bazen. +Nasıl hissettiğinizi hala anlamış değilim -Kırık bir sağ kol gibi +Sağ kolu kırık biri gibi -Hayır kırık bir sağ kol gibi. İkisi aynı şey değil. +Nasıl aynı değil kralım İçimden derin bir “off” çektim. -Boşver anlamazsın. +Nasıl boşvereyim Vezir arada böyle can sıkabiliyor. -Her zamankinden, aynısını yapacaksın çok zor olmamalı Bazen aklımın okunmasını istiyorum . Biliyorum bu çok zekice bişey değil ama sadece o zaman van gogh ve beni sözcüklere gerek kalmadan anlarlardı
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.