Türk emekçisi on yıllarca ezildi. Yaşamın yüküyle ezildi, siyasi
yasaklarla ezildi, sınıf çatışmasının şiddetiyle ezildi, emperyalizmin
baskısıyla ezildi. Yaşam standardında, teknolojide, bilimde,
kültürsanatta, sporda hep ezildi. Cumhuriyet tarihi bir anlamda,
Türk emekçisinin ve aydının ezilme tarihidir. Karadeniz'in dalgalarındaki Mustafa Suphilerden Sivas ateşlerindeki 33 ışığa, hepsi ezilmenin tarih kitabının altı çizili harflerini oluşturdular.
Bütün bu zulüm, egemenlerin bilerek ve isteyerek yani, hukuk deyimiyle, teammüden bir boşluk oluşturma çabalarının somut sonuçlarıdır.
Şimdi bu boşluk, daha 1950'den itibaren sırtını egemenlere
dayayan şeriatçılarca doldurulmak isteniyor. Bir noktaya da gelindi
saylır. İstenen de buydu: Sol'u engellemek. Ne ile ve nasıl olursa
olsun; engellemek.
Ortanın sağıyla olmadı. Sivil faşist hareketlerle olmadı. Askeri darbelerle olmadı. Emekçiler ve Sol hepsine direndi. Sokak sokak, kent kent direndiler.
Şeriatçıların yarattığı kilitlenmenin çözümü, emekçilerdedir.
Emekçiler mi?
Onlar ne yaptıklarını, iyi bilirler.