Dikkati sürekli “dışarıda” olanın, içeride olan bitenlere hızla yabancılaşması kaçınılmazdır. Bir süre sonra artık içeride, zihinde, ruhta, hatta bedende olan bitenlerin farkındalığı kaybolmaya başlar. Şişkinlikten patlatacak bir yemeği yemeyi “zevk”, kafayı bulandıran bir sıvıyı içmeyi “keyif”, zihnimizi hazır dizi senaryolarına esir etmeyi “dinlence”, kendimizi kaybedercesine zamanı ve benliğimizi unutmayı “eğlence”, vicdanımızı kanatan haksız kazanmaları “başarı” diye nitelemeye bile başlayabiliriz. Ayırt edememenin, farkında olamamanın be delleri çok ağır olabilir.