Batılı ülkeler son yıllarda kadınları ve renkli insanları dahil
ederek oy verme hakkını genişletmiş olsa da ve artık geçmişte olmadığı kadar fazla ülke seçimler yapsa da, bu demokrasi için tehlikeli bir dönem olmayı sürdürmektedir. Elektronik oy hileleri, oy veren sindirme kanunları, elverişsizce uzun oy kuyrukları, oy verenleri yıldırmak, partizan medya kontrolü, "gerrymandering" (yani bölgelerin azınlık grupların oylarını yetersiz temsil edecek şekilde ayrılması) ve siyasi muhaliflerin doğrudan gözaltına alınması ve
haklarında kovuşturma yapılması, eskiden demokrasi olan pek çok
ülkeyi otokrasi veya otokrasiye yakın düzenlere dönüştürmüştür.
Bilhassa çarpıcı bir örnek, devlet başkanı Vladimir Putin'in rutin
biçimde muhaliflerin yakalanması veya cezalandırılmasını emrederek esasen kendisini ebedi bir diktatöre çevirmiş olduğu Rusya' dır.
Ülkelerin böylesine kolayca "demokratik" sistemler olmaktan
çıkması, liberal demokrasinin bir ülkenin eriştiği bir statü olmaktan ziyade bir süreç, hem de daimi ihtiyat gerektiren bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır. Eğer bir gün Fukuyama'nın tarihin sonu
dediği noktaya gelirsek, kayıtsızlığımız tarihin bir intikam ateşiyle
geri dönmesine neden olabilir.