Mutsuz bir kadın ne kadar güzel olabilirse o da o kadar olmuştu.
Bitti. Sanırım ben de bittim. Bazı bitişlerin ardından başlamak zordur ama bir yerden başlamalıyım sanırım yazmaya. O bir yer neresi onu da bilmiyorum. Bir kitap okudum hayatım değişti, der
Orhan Pamuk, ekliyorum: "Bir kitap okudum, başıma gelmeyen kalmadı."
Yolculuktan yolculuğa sürüklenirken, zamandan zamana savrulurken buldum kendimi. Bir kitap içinde kaç hayat yaşanabilirse o kadar hayat yaşadım. Bir kitap içinde ne kadar kaybolunursa o kadar kayboldum. Yeri geldi Cumhuriyetin ilk yıllarındaydım, yeri geldi Nazi Almanya'sında. Bir Piyanist oldum, bir Hayat Güzeldir'i anımsadım. Canlı canlı yakıldım Nazi kamplarında, ölü insanlardan oluşan tepelerde benim de kemiklerim vardı. Gaz odalarında öldürülen kadınlardan kesilen 7 bin kilo saç benimdi. Onlardan başkalarına satılmak için ürünler yapıldı. Ne okuduysam kazındı zihnime, artık ne mümkün unutmak! "Ben ki hiçbir şeyi unutamamakla cezalandırılmışlardanım." (s. 95)
Bir yayın evi sahibi: Rıdvan. Esrarengiz mektuplar almaya başlıyor. Yıllar yıllar öncesinin mektupları... Kimden geldiği muamma! Bir kapısında buluyor, bir masasında... O okuyor, bizim merakımız artıyor. Kendimizi okuduğu mektupların içinde, o dönemde buluyoruz. Rıdvan mektupları göndereni arıyor, bir dedektif misali eşlik ediyoruz ona... Bir nevi polisiye, her karakterden şüphe duyuyoruz eser boyunca, ta ki düğüm çözülene, taşlar yerine oturana dek!
"Mesele onu yanlış yerde aramak değil, doğru yerde bulamamaktı." (s. 95)
Hiç bir kitabın peşinden gittiğiniz oldu mu?
Ya da adım adım meçhul bir yazarın izini sürdüğünüz?
Okuduğunuz bir kitap en fazla ne kadar etki altına alabildi sizi?
Bir ömür sürükleyecek bir kitapla tanıştınız mı?
Kitap içinde bir kitap adeta
Saklı Bahçeler Haritası, bir değil birden fazla kitap okumuş gibi oluyor, birden fazla hayat yaşıyor, eserin arka planında kayboluyorsunuz. Sonrasında bulun kendinizi bulabilirseniz!
Arka fonda Münir Nurettin çalıyor: "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın."
"İnsan yola bir kere çıktı mı, bazen nereye gittiği ya da niye gittiği önemini kaybediyor." (s. 143)
Hayat da bir "yolda olmak" değil mi? Ve hepimiz yolun tadını çıkarmak yerine gideceği yeri düşünerek yolculuğu kendine zehir eden yolcularız. "Nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok," der
Alice Harikalar Diyarında Bazen yazarlar da yanılabiliyor. Dizi burnundan gelince, hiçbir final seni mutlu etmiyor.
Hiç düşündünüz mü vedanız nasıl olacak?
"
Virginia Woolf ceplerine taş doldurup nehre girdi.
Kleopatra bir yılana sokturdu kendini.
Beşir Fuad delirmemek için bileklerini kesti. Kaçakların her biri başka bir yoldan gitti." Peki ya sizin yolunuz. Cesaret edemiyoruz değil mi? Bizimki azar azar, dünyadaki tüm kötülüklere şahit ola ola... "Ölemeyenler hep böyle yapar; usul usul, sessizce erir."
İşte tam böyle: youtu.be/tSjiY65gRbI?si=...
"Ve artık deliksiz uykular çeke bilmek istiyordu geceleri."
Günler sürdü eseri okumam... Bittiğine göre bir uyku çekebilirim artık. Kafamdan bir çırpıda silemesem de bambaşka bir sonla nihayete erdi.
"Bütün hikayeler bir gün biter, sakın üzülme.
Hoşça kal..."
Bu da burada bitti. Üzerine daha saatlerce konuşabilirim ama azalmış dahi olmaz anlatmak istediklerim.
Hoşça kalın sevgili dostlar!
Okurken siz geldiniz aklıma:
"İnsanlardan, fikirlerden, filmlerden, kitaplardan, yazarlardan, resimlerden, kederlerden, sevinçlerden ve aklımıza gelen hemen her şeyden bahsediyorduk."
Nermin Yıldırım'ın ilk kitabı ile geçen sene tanıştım. Siz okuyup, inceleme paylaştıkça her birini alma hevesine giriyorum. 🙈 Ve bu kitapta onlardan birisi oldu. Listeye eklendi, bakalım alınıp okunma fırsatı ne zaman gelecek. 😇 Yeniden elinize, yüreğinize, emeğinize sağlık. 🤗
Uzun zamandır keyifle ve sıkılmasın bi inceleme okudum. Beni 2-3 sene öncesine falan götürdünüz böyle herkesin güzel güzel inceleme yazdığı zamanlara... Ne güzel günlerdi o günler