tutkulu bir adamın aşk hikayesini beklerken tutkulu bir o... evladının aşk hikayesini bulduğum kitaptır. kitabı daha önce sikko bir yayınevinden okumaya çalışıp, yarıda bırakmıştım.kitapçıda gezerken daha sonra bu kitabı tekrardan elime aldım ve can yayınları basımı kitabın arka kapağında yazan o cümleyi gördüm; kimilerine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı... o anda, acaba bu kitaba haksızlık mı yapıyorum, bir şans daha mı versem diye düşündüm ve bir şans daha verdim. cevabı sona bırakmadan baştan söyleyim. dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı değil. onu bir kabul edelim. abartma işini azaltalım çocuklar. heathcliff: mr heatcliff beş tane şey yapıyor, üçü yanlış ikisi şüpheli ( show tv ana haber sesiyle) hadi catherine gibi bir cadıya aşık oldun ve muradına eremedin, tamam. peki catherine'in çocuğundan, linton ailesinden ne istedin. bu ne kin. aşkın istediği kadar büyük olsun. aşkının büyük olması seni adam yapmaz. adam değilsin. sırf catherine'e inat olsun diye isabella ile evlendin. yetmedi catherine'in kızına hayatı zindan ettin. kendi kanından olan hasta evladına sırf linton kanı taşıyor diye yapmadığın kalmadı. ulan adam olsan en azından cathy için bu benim aşık olduğum kadının kızı deyip ekstra korurdun. şu senin yaptığını çorumlu yapmaz. (çorumlular bir anda ayaklandınız buradan gördüm. size bir şey demedik be olum jskskd ) kitapta heatcliff'in kişiliğine dair bozkır benzetmesi yapılıyordu. çok yerinde bir benzetme. hatta bu adamın kalbinin yerine bir avuç dolusu saman var. heykeli sikilecek adamsın yemin ederim. heykel demişken heykeli dikilecek adama geçelim. edgad linton... edgar linton: sana bir edit yapacak olsam imparatorrr.... diye başlayan editi yapardım. kitabın başında zengin züppe gibi görünürken sonlara doğru favori karakterim oldun, gönüllere taht kurdun. kitapta akıllı üç kişi var. edgar linton, nelly dean ve cathy'nin midillisi pony... 400 küsür sayfa boyunca üzüldüğüm tek karakter kendisiydi. tek bir suçu vardı. catherine'i sevmek... gönlün yanlış kişiye konduğunda, bu aşkın insanı nasıl rezil edebileceğini bizzat göstermiştir. keşke seni hakeden bir kadınla beraber olabilseydin... kitabın kalitesini düşüren bazı detaylara gelirsek ; - catherine'in çocuğunu leylekler getirdi herhalde. önceki sayfalarda çocuğun bahsi bile geçmezken bir anda cathy'nin doğduğunu gördük. - heathcliff'in ölümü... dağ fare doğurdu. heathcliff'in yaşadığı buhranlar daha detaylı anlatılabilir, neden yemeden içmeden kesildiği anlatılabilirdi. ölüm sebebi çok ama çok basit geldi. en kötü her gece catherine'in mezarının başında uyusaydı da oradan zatürre olup ölseydi. bunları da ben mi söyleyim emily bronte. odada yerde yüzü koyun ölü bulunması böyle bir iblise çok basit kaçtı. catherine earnshaw: batılı anlamda yazılan ilk kezban... hem ayranım dökülmesin hem tatsız olaylar yaşanmasın anlayışın bütün olayları bu noktaya getirdi. bu catherine earnshaw'ın; bülent ersoy ve safiye soyman'ın karşısına otururup üç beş doz azar yemesi lazım. belki düzelir.

Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 201842bin okunma

·

64 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.