“O karanlığa dönüşmenin nasıl bir şey olduğunu, ne kadar tüketici olduğunu biliyorum. Geceleri saklanmak, aydınlık için savaşmaktan çok daha kolaydır." Prison Healer'ı kesinlikle çok sevdim ve sonrasında The Gilded Cage'i okuma şansı bulduğum için inanılmaz derecede heyecanlandım; dürüstçe söyleyebilirim ki, kesinlikle hayal kırıklığına uğratmadı! Kiva, Tipp ile birlikte, son on yıldır evi olan ölüm hapishanesinden kaçtı ve şimdi sarayın duvarları arasında yaşıyor. Sadece asil kanının olmayışı nedeniyle değil, aynı zamanda sakladığı sırlar nedeniyle de orada huzursuzdur. Eğer gerçekte kim olduğu ve ailesinin kimlerle birlikte olduğu açığa çıkarsa sonu ölümü olacaktır. Kiva, hapishaneden Vallentisli Kraliyet ailesine diz çöktürme kararlılığıyla ayrılır çünkü taht onun doğum hakkıdır. Kiva nihayet uzun süredir görüşmediği isyancı diğer taht sahipleri erkek ve kız kardeşiyle yeniden bir araya gelir. Bu devam kitabında hikayenin her iki tarafını da görüyoruzz, tüm kraliyet ailesiyle ve aynı zamanda Kiva'nın geriye kalan aile üyeleriyle de tanışıyoruz. “Bu insanlar kalbine onun izni olmadan girdiler ve onları Kraliyet üyeleri ve muhafızlar olarak değil, normal insanlar olarak görmeye zorladılar. Bir aile olarak.” Kiva, Vallentisli Kraliyet ailesini devirip tahtına geçme kararlılığıyla hapishaneden ayrılır ancak onlarla ne kadar çok vakit geçirirse işi o kadar zorlaşır. Sadece Jaren'e aşık olmakla kalmıyor, aynı zamanda Kraliyet ailesi de o kadar mükemmel ve sevgi dolu görünüyor ki, sadakatinin kime ait olduğu konusunda kafası çok karışıyor. Elbette bu durum Kiva'yı zor durumda bırakıyor. Hangi taraf için savaşacağına ve kime ihanet edeceğine karar vermesi gerekiyor. Kiva'nın iç savaşı bu hikayenin merkezinde yer alıyordu ve bu ona birçok soruna neden oldu. “Geleceğin bize ne getireceği hakkında hiçbir fikrim yok ama Kiva şu anda hayatını yaşamaya ve hayallerinin peşinden gitme şansını hak ediyor. Bu yolculukta da bana yanında olma onurunu bahşedeceğini umuyorum.” Jaren ise İNANILMAZ derecede nazik ve şefkatli, Kiva'ya karşı korumacı ve destekleyici bir karakter olarak geliştiğini görüyoruz. Kiva ve Jarren'in ilişkisi de bu kitapta resmen çiçek açıyor ve ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun onlarla geçirdiğimiz her küçük sahneyi sevdim. “Karanlığa dönüştüğünü, onun seni tükettiğini söylüyorsun, ama ben buna saçmalık derim. Senin kadar parıldayan biriyle hiç tanışmadım.” -Caldon Ben kişisel olarak Caldon'ı bu kadar sevmeye hazır değildim ve kendisi muhtemelen bu dizideki EN SEVDİĞİM karakterlerden biri. Prens Caldon kitabın gerçek MVP’siydi ve tüm kitap boyunca Kiva hakkında öğrendiklerine rağmen her zaman Kiva’nın gerçek en yakın arkadaşı ve destekleyicisi olmaya devam etti. Ayrıca yanlış tarafta olsada abisi Tor’u da çok sevdim. Onun da doğru tarafts olup olmadığı konusunda soruları vardı ve iyi ve masum insanların acı çekmesini hiçbir zaman istemedi. “O ya da biz. Onlar ya da biz. İkisine birden sahip olamazsın.” -Zuleeka Ama Zuleeka. Uzun zamandır bir kötü karakterden bu kadar nefret etmemiştim. Ablamız olman umrum değil umarm tez zamanda ölürsün. Vee kitabın bitiş şekli nedeniyle acı verici bir uçurumdan aşağı düşmüş gibi hissediyorsunuz. Gerçeklerin ortaya çıkacağını ve bunun er ya da geç gerçekleşeceğini biliyorduk ama bu şekilde DEĞİL!! Sonraki kitapta bu dünyanın entrikalarını keşfetmeye devam edeceğimize ve bu dünyanın tüm yalanlarına ve İHANETLERİNE daha fazla karşılaşacağımıza dair büyük beklentilerim var. “Umudun gücünü asla küçümseme, Fare.” -Tor

The Gilded CageLynette Noni · Clarion Books · 20217 okunma

··

1 artı 1'leme

·

90 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.