Leke nedir? Tuttuğumuzdan, değdiğimizden sonra, bizde kalan. Kara belki, ak belki.
*
Lekelerimiz "ak"sa ne mutlu. Tuttuklarımızın, değdiklerimizin bize bıraktığı aklar an kılar bizi.
*
Leke yavaşça bulaşır. Belki belirsiz bir tadı bile vardır her lekenin.
*
"Ak" lekeleri biz öderiz. Kara lekeler "öder" bizi.
*
Biz kendi kendimizi lekeleriz. Hiç kimse, hiç kimseyi gerçek anlamıyla "lekeleyemez".
*
"On parmağında on leke" derler. Bu, herkesi lekelemek isteyenlerin lekeli olduklarını anlatır.
*
Çoğu kez böyledir: Birisi birisini lekelerken kendi tuttuklarına, değdiklerine bulaşır, lekeler kendini.
*
Lekelemek bize kolay gelir. Alırız bir karayı, atarız kızdıklarımızın üstüne. Leke, oraya varır mı varmaz mı, bu bir "yerini sevme" konusudur. Ama avuçlarımız attığımız karayla doludur artık.
*
Yerini sevmesi, lekenin bulaşabilmesi için ilk gerektir. Attığımız lekeler "yerini sevmezse" çabalarımız boşunadır hep. Orada kalmaz leke, tutmaz leke.
*
Lekenin tutması, bulaştığı yerde, küçük bile olsa, bir alan bulabilmesiyle oranlıdır. Değilse, bin yıl çabalasak karanın yeri yoktur ak üzerinde.
*
Geceler lekelerimizi saklayamaz. Tam tersine, büyür geceleyin lekelerimiz.
*
Bir özelliği de bulaştığı yerden artık hiç çıkmamasıdır lekenin. Lekeleri yok edemez ölüm bile.