Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İbadet Çalışmaya Mâni Değildir
Allâhü Teâlâ, Tâhâ Sûresi’nin 132. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “...Biz, senden rızık istemiyoruz, seni, biz rızıklandırırız...” buyuruyor. Bu âyet-i kerîme şöyle tefsir edilmiştir: Habibim ve ey kullarım! Ben, sizden rızık istemiyorum. İnsanlar, kendi kölelerini çalıştırarak onların vasıtalarıyla servete, geçimlerini temine nâil olmak isterler. Ben ise kullarımın rızkını verenim. Kulların çalışmalarına muhtaç değilim. Ben size, yine sizin âhiret selâmetiniz için ibadet ve tâat etmenizi emrediyorum. Şimdi burada hatıra şöyle bir şey gelebilir: “Mademki Cenâb-ı Hak, rızkımızı verecektir, o hâlde bizim çalışmamıza ne lüzum var!” Böyle bir fikir doğru değildir. Cenâb-ı Hak, elbette Rezzâk-ı Kerîm’dir. Bizi rızıklandıracağını vadediyor. Fakat aynı zamanda bize meşrû surette çalışmayı da emrediyor. Rızkımızı veren ancak Hak Teâlâ’dır. Bizim çalışmamız ise rızkımızın temini için sebeplere müracaat etmekten ibarettir. Cenâb-ı Hak, âlemin nizamının devamını, bazı sebeplere bağlamıştır. Her hâdise -bir hikmet eseri olarak- bir sebebe bağlıdır. Nitekim hava, hayatımızı idâmeye sebeptir. Bunun gibi çalışmak da rızkımızın hâsıl olmasına sebeptir. Bu, Allâhü Teâlâ’nın koyduğu bir kanundur. İbadet ve tâatimize gelince; bunlar, bizim dünya için çalışmamıza, ticaretle ve ziraatla meşgul olmamıza mâni olacak bir mâhiyette değildir. Meselâ, beş vakit namaz, bir günümüzün, en fazla bir saatini alabilir. Geriye kalan saatlerde ise çalışmamıza ne mâni var? Oruç ibadeti de bizim hayat faaliyetlerimizi aslâ ihlâl etmez. Bilakis artmasına vesile olur. Biz ibadetle mükellef olduğumuz gibi, rızkımızın sebeplerine tevessül etmekle de mükellefiz. Sebeplere tevessül, tevekkülümüze, Allâhü Teâlâ’ya itimadımıza aslâ muhalif değildir. BEYİT: Önce çalışmak sonra dua, dinin esası Kabul olunur ancak çalışanın duası 22 Mart 2024 Fazilet Takvimi
·
89 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.