Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Gazetelerde hakkımda yazılı çıkması yasaklanana kadar yayınlanan haberleri hatırlarsanız, hiç özel gemi soymadığımı, hiçbir özel mülkiyete el koymadığımı bilirsiniz. Askerî gemi de soymadım. Çünkü askerî geminin amacı, yapımı için gerekli parayı vermiş olan vatandaşları tehlikeden korumaktır, ki zaten hükümetlerin esas işi de odur. Ama menzilimin yetiştiği her yağmacı gemisini, her yardım gemisini, her sübvansiyon, borç ya da armağan gemisini, üretenlerden başkalarına haketmedikleri hâlde parasız dağıtılmak üzere zorla alınan malları taşıyan her gemiyi ele geçirdim. Savaş açtığım bir fikrin bayrağını taşıyan gemileri yakaladım. İhtiyacın kutsal bir kavram olduğu ve insan kurban edilmesine ihtiyaç olduğunu savunan fikrin. Bazılarının ihtiyaçlarının, diğer bazılarının kellesi üzerinde sallanan bir kılıç olması fikrinin. Hepimizin, o kılıcın tepemize inmesini bekleyerek çalışmamız, ümit etmemiz, plân yapmamız, çaba göstermemiz gerektiği fikrinin. Yeteneğimizin sınırı, tehlikenin de sınırı. Başarılı olduğumuz anda kellemiz yuvarlanacak. Başarısızlık ise, bize ipi çekme hakkını verecek. Robin Hood’un doğru diye ölümsüzleştirdiği ideal bu işte. Onun hırsız yöneticilerden çaldığı paraları, asıl sahipleri olan halka geri verdiği söylenmiştir. Ama o hikâyenin anlamı bu değildir. O mülkiyetin şampiyonu olarak değil, ihtiyacın şampiyonu olarak hatırlanmaktadır. Soyulanların savunucusu olarak değil, yoksulların besleyicisi olarak bilinmektedir. Kendi kazanmadığı servetlerle iyilik yaptığı, kendi üretmediği malları dağıttığı, içindeki acıma lüksünün bedelini başkalarına ödettiği için melekleştirilen ilk insan odur. Başarının değil, ihtiyacın bir hak olduğu inancının simgesidir o adam. Çalışıp üretmemizin gerekli olmadığı, önemli olanın istemek olduğu, hak edilen şeyin bize ait olmadığı, hak edilmeyenin bize ait olduğu fikrini o yaratmıştır. Hayatını kazanma becerisine sahip olmayan her yeteneksizin, kendini daha altta olanlara adadığını, bu yüzden üsttekilerden çalmaya hazır olduğunu söylemekle, eline güç geçirip kendinden üstün olanlara ait olan her şeyi yağmalamasının bir hak olduğu fikrini yaymıştır. İşte bu en aşağılık yaratığı, yoksulların yaraları ve zenginlerin paraları sayesinde yaşayan bu çifte paraziti, insanlar bir manevi ideal düzeyine yükseltmişlerdir. Bu da bizi öyle bir dünyaya getirmiştir ki, bir insan ne kadar üretirse, tüm haklarını kaybetmeye o kadar yaklaşacak, sonunda da, eğer yeteneği yetiyorsa, ilk elini uzatan kimseye av olarak sunulacak, hiçbir hakkı olmayan bir yaratık hâline gelecektir. Beri yandan her türlü hakkın, ilkenin, ahlâkın üzerinde sayılmak, her şeyi yapabilmek, çalıp yağmalayabilmek için de tek gereken, ihtiyaç içinde olmaktır. Dünya neden çöküyor, merak etmiyor musunuz? İşte ben bununla savaşıyorum, Bay Rearden. Ta ki insanlar, tüm insanlık sembolleri arasında en ahlâksızının, en nefrete layık olanının Robin Hood olduğunu öğrenene kadar. O zamana kadar dünyada adalet olamayacağı gibi, insan neslinin sağ kalması da mümkün olamaz.”
Sayfa 359 - PegasusKitabı okudu
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.