-"Bedriye Hanım teyze! Kuyruklu bize ne vakit çarpacakmış?"
-"Önümüzdeki Mayıs'ın bilmem kaçında... Sabaha karşı çarpacakmış diyorlar."
-"Çarpacağını böyle günüyle saatiyle nasıl biliyorlar? Kuyruklu, 'falan günde falan saatte çarpacağım' diye bu dünyaya telgraf mı göndermiş?"
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
"Bir kuyruklu yıldız dünyaya çarpacakmış ve kıyamet kopacakmış." söylentisi ile telaşa kapılan halk bana 2012 yılında haberlerde bolca duyduğumuz "Mayalar biliyormuş, 12 Aralık 2012'de kıyamet kopacakmış." başlığını hatırlattı.
Demek ki sadece yakın tarihimizde değil, her dönemde bu inanışlar ülkeleri çalkalamış; insanları korkuya, ölümden korunmak için sığınaklara ya da kıyametin ulaşamayacağı(!) yerlere gidebilme hevesine itmiştir.
"Göklerde ve yerde olan kimse gaybı bilmez; ancak Allah bilir." sözünü nasıl da unutuyoruz değil mi? Bu da bizim cehaletimizi anlatıyor zannediyorum ki.
Hüseyin Rahmi Gürpınar "Çünkü insanlar her felakete cehaletleri sebebiyle uğramış ve hâlâ da uğramaktalar." diyor. Ne kadar haklı değil mi? Peki cehaletimizin nedenini bulmak çok mu güç? Hayır! Okumuyoruz çünkü...
Her duyduğumuza inanmamak için lütfen okuyalım. Çocuklara tablet, telefon değil; kitaplar hediye edelim. Ve sadece "Kitap okumalısın." demekle yetinmeyip onlara örnek olalım. Bu ülke kolay elde edilmedi, eğitim öylesine zorunlu hale getirilmedi. Okumak bizi yükseltir. Okuyalım, okumayı teşvik edelim.
Kyifli okumalar dilerim.
·
326 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.