Tanımadığımız sadece adını ezberlediğimiz o insan...Mehmet Akif Ersoy, Türk şairi, yazar ve düşünürdür. 20 Aralık 1873 tarihinde
İstanbul'da doğmuş ve 27 Aralık 1936'da aynı şehirde vefat etmiştir. Türk
edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Âkif, özellikle "Kurtuluş
Savaşı'nın şairi" olarak anılmaktadır.Akif,milli ve dini şahsiyet özelliği
göterir.İnsanların ve toplumun sıkıntılarına duyarsız kalmaz,kendi has üslubu ile
gördüğü yanlışlıkları eserlerinde dile getirir ve çözüm bulmaya çalışırdı.Akif,batı
medeniyeti ile aramızdaki uçurumunun her geçen gün arttığını;kimliğimize ,kültürümüze bağlı kalmak şartıyla batının sadece ilmi ve sanatını almak konusunda öncülük eder.Bu dizelerde ise şöyle ifade eder:
’’Alınız ilmini Garb’ın alınız sanatını,
Veriniz hem mesainize son sür’atini.’’
Akifin;dini,milleti ve vatanı onun başlıca
aşklarıdır.Mehmet Akif Ersoy,sadece okulda öğrenip törenlerde adı geçen bir insan
değil,o cumhuriyetin,dinin,vatan sevgisinin,açık sözlülüğünün,inancın bir simgesi.O
yeni nesilin örnek alması gereken bir vatan şairi.Mehmet Akif Ersoy dilin inceliklerini
ustaca kullanır. Şiirlerindeki dil, hem anlam derinliği taşır hem de duygusal etki
yaratır.Şair, kafiye, redif, tezat gibi teknikleri şiirlerinde başarılı bir şekilde kullanır. Bu
teknikler, şiirlerin ritmini ve etkisini artırır.
Mehmet Akif Ersoy, milletine ve değerlerine sahip çıkan gençler, milletin
kalkınmasında öncü bir rol oynayacağını şiirlerine vurgulamıştır.Sorumluluk ve
fedakarlık, Âkif'in gençliğe yüklediği önemli değerlerden biridir. Eğitim ve bilgi, Âkif'in
gençliğe verdiği değerler arasında önemli bir yer tutar. Şair, gençlerin sadece teknik
bilgiye değil, aynı zamanda ahlaki değerlere de sahip olmalarını savunmuştur.Bu
görüşlerini Asım adlı genci temsil ederek anlatır.Akif, Asımı’ın şahsında dindar,
dürüst,bilgili,yetenekli bir nesil görür ve ümidini bu nesile bağlar.Akif bir şiirinde,
Asımın nesli ile ilgili görüşünü şu dizelerle anlatır:
‘’Asımın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu,çiğnetmeyecek.’’
Safahat", Mehmet Akif Ersoy tarafından 1911 ile 1933 yılları arasında yazılmıştır. Bu
süre zarfında, eser on üç ayrı manzumeden oluşmuştur. Eser, sadece bir şairin
duygularını değil, aynı zamanda bir milletin tarihini, kültürünü ve değerlerini anlatan
bir başyapıttır. Eserin yazıldığı dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Milli
Mücadele gibi önemli tarihsel olaylar yaşanmıştır. Bu dönemin etkileri eserde
görülür.Dönemin kültürel yapısı ve toplumsal değerleri, şairin eserlerine büyük etki
yapmıştır. Eserlerinde bu kültürel değerlere sıkça atıflarda
bulunur .Safahat,safhalar,devreler,evreler,dönemler demektir.Safahat, bizim yirminci yüzyılın başındaki tarihimizin,yaşadıklarımızın safhaları,dönemleri gibidir.Bütün
yaşadıklarımız,zaferlerimiz ve yenilgilerimiz,yüceliklerimiz ve sefaletlerimiz...Bütün
insanlık durumlarımız Mehmet Akif Ersoy Tarafından şiirleştirilmiştir.
Edebiyatımızın,dilimizin anıt eserleriden Safahat,aradan geçen yüz yıla yakın
zamandan beri gündemimizde.Bir şiir kitabının yüz yıla aşkın okunması,gündemde
kalması,ezberlenmesi boşuna değildir.O gençlik için düşünceleri,idealleri olan geniş
ufuklu,samimi,hassas yürekli bir şairin eseri.
Demem o ki eğer bir türkseniz ve vatanımızı seviyorsanız kesinlikle okumalısınız.Bu kitabı okurken sanki Mehmet Akif Ersoy ile sohbet ediyormuşum gibiydi hatta bana en yakın insandı.İslama karşı o sevgisine hayranım.Okulda hep anıyoruz ve saygı duyuyoruz fakat onu tanımıyoruz o mükemmel insanı...