Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
Okuduğum ilk Ayfer Tunç kitabıydı. Çok çok çok beğendim. Kitaba başlamadan önce ‘Suzan Defter’ ne demek acaba diye çok düşünmüştüm, şimdi anlıyorum. Öncelikle kitabın yazım biçimine değinmek istiyorum. Kitapta iki karakterin günlüğü yer alıyor ve aynı günler üzerinden sol sayfada erkek karakterin, sağ sayfada kadın karakterin yazdıklarını okuyoruz. Kitabı iki farklı şekilde okuyabilirsiniz, ilki iki günlüğü de aynı anda okumak. İkincisi ise günlüklerden birini bitirip diğerine geçmek. Ben ikinci yöntemle okudum ancak kitabı tekrar okursam - ki okuyacağım - ilk yöntemle okuyacağım. Gelelim Suzan Defter’e. Sorunlu aile ilişkileri, aşk hikayeleri, yalnızlık, geçmiş ve gelecek kavgası.. Kitaptaki her karakterin hikayesi sizi kırıyor, üzüyor. Yaşanmamış şeyler, söylenmemiş sözler, karşılığı görülmemiş sevgi, yarım kalmış bir kara sevda. Günlüklerden birinin yazarı Ekmel Bey’den bahsedeyim önce. Ekmel Bey, emekli bir avukat. Günlüğüne şu cümleyle başlıyor, “Ölüm seninle bir anlaşma yapalım. Şu lanet olası defter dolduğunda bana gel.” Ekmel Bey, aşksız bir evliliğin meyvesi, mutsuz bir çocukluğu olmuş, bu mutsuzluğu evliliğine de taşımış ve aile yaşantısında da mutsuz olmuş bu nedenle eşinden ayrılmış, büyük bir evde tek başına yaşayan ve dış dünyayla ilişkisini kesmek isteyen emekli bir avukat. Hayata dair umutlarını yitirmiş, daima seyirci olduğuna inanmış bu nedenle hayatta bir iz bırakabilmek için bu günlüğü yazmaya başlıyor. Yazdığı ilk cümlede de söylediği gibi defter bittiğinde ölmeyi planlıyor. “Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde. -Ben de yaşadım, sizin kadar!-“ Arada sırada kendisini arayan kardeşi ve kızından başka kimsesi yok, onlarla da doğru düzgün bir sohbeti yok. Kendini eve kapatıyor ama dış dünyayla da iletişimini tamamen kesmek istemiyor bu yüzden evini satışa çıkarıyor. Satış ilanını görüp arayanlardan da sesini beğendiği kadın alıcılara evi görmeleri için randevu veriyor. Bunlardan biri de Derya. Diğer günlüğün sahibine gelelim yani Derya’ya. Derya, çok küçükken annesini kaybetmiş. Babası karanlık işlerle uğraşan bir adam, onu ve abisini babaannelerine bırakıp gitmiş, arada bir geldiğinde de çocuklarıyla doğru düzgün ilgilenmemiş ve sevgi göstermemiş. Derya’nın tüm ailesi babaannesi ve hayran olduğu abisi. Abisi ona hem baba hem abi olmuş bu yüzden abisiyle çok sağlıksız bir ilişkisi var ki kitabı okurken çok daha iyi anlıyorsunuz bunu. Babaannesini kaybettikten sonra kendini eve kapatmış, abisine inat evlenmiş, abisinin gölgesi evliliği boyunca üstlerinde olduğu için kocasından boşanmış, evden dışarı çıkmak istemeyen ama dışarı çıkmak için nedenler arayan bir kadın, Derya. Ekmel Bey’in ev satış ilanını görüyor ve alıcı olmamasına rağmen evi görmek için randevu alıyor. Derya kendini Suzan olarak tanıtıyor, Ekmel Bey’se Suzan’a yani Derya’ya para karşılığında arkadaşlık teklifinde bulunuyor. Tek isteği konuşmak, dinlemek, arkadaşlık etmek. İkisi de buna öyle ihtiyaç duyuyorlar ki.. Aralarında anlaşılması zor bir bağ oluşuyor, yalnızlıklarını paylaşıyorlar. Derya kendini Suzan olarak tanıtıyor demiştim. Peki Suzan kim? Kitabın asıl karakteri. Derya’nın abisinin büyük aşkı, Derya’nın hep üçüncü kişi olduğu bu ilişkinin ana kahramanı. On beş yıl boyunca bıkmadan usanmadan Derya’nın abisini bekleyen, onun için yanan, tutuşan, en sonunda bir kucak korla kalan Suzan. Ağabeyinin sapladığı bıçağı sırtında gezdiren Suzan. "Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz.” "Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?” “Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz.” “İyi ya, boş değildi kucağım.” "Ama yandınız, kül oldunuz.” "Ama vardım, kül bunun kanıtı.” Derya’nın Suzan’la da sağlıklı bir ilişkisi yok. Abisiyle Suzan’ın üzerinde hep gölge gibi sürdürmüş varlığını, Suzan’ı ve abisini içten içe hep kıskanmış, abisini paylaşmak istememiş ama abisini kendisi kadar sevebilecek tek insan Suzan olduğu için Suzan’ı kabullenmeye çalışmış. Önce kaçak olmasına, sonra hapiste yatmasına, çıktıktan sonra yurt dışına çalışmaya gitmesine rağmen Suzan, Derya’nın abisinden hiç vazgeçmemiş, sabırla onu beklemiş. Derya aslında Suzan olmak istiyor. Bu yüzden de Ekmel Bey’e kendini Suzan olarak tanıtıyor ve Suzan’ın hikayesini kendi hikayesiymiş gibi anlatıyor. "Suzan, abimi seven kadınlar arasında benim tek sevdiğimdi. Şimdi abimin sapladığı bıçağı sırtında gezdiren kadın olmuş." Söylemek isterim ki bazı olaylar iki günlükte de farklı şekilde anlatılıyor, haliyle hangisinin doğru olup olmadığını bilemiyorsunuz. O yüzden sadece varsayımlarda bulunabiliyorsunuz. Okuması çok farklı bir deneyimdi, bu kitap çok derin bir yolculuktu. Mutlaka okunmalı, Suzan’ın hikayesine tanık olunmalı, tavsiye ederim.
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,8bin okunma
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.