Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İngilizler, İran'da tarihte misli görülmemiş bir imtiyaz elde ettikten sonra, ''Petrol İmparator''luklarının hudutlarını genişletmek için sarfettikleri gayreti, Osmanlı İmparatorluğu hudutları içerisinde teksif ettiler. İngiliz Petrol İmparatorluğunu kuran Sir Henry Deterding, Osmanlı İmparatorluğu hudutları içerisinde mevcut olan petrolü de ele geçirmek istiyor, bu suretle bütün Orta-şark petrollerini İngilizlerin inhisarına almak için mücadele ediyordu. Henry Deterding, İngiliz İmparatorluğunun bütün siyasîlerini, bütün kuvvetlerini kendi ajanları yanında seferber etmişti. Türk İmparatorluğu hudutları içerisinde korkunç bir mücadelenin, petrol mücadelesinin başlaması mukadderdi... Bu mücadeleyi, açık veya gizli diplomasisini seferber eden İngiliz İmparatorluğu ile Sir Henry Deterdin'in ajanları müştereken, son asrın en büyük Hükûmdarı ve siyaset adamı Sultan İkinci Abdülhamid'e karşı açacaklar ve durmadan dinlenmeden, bu büyük adamın 33 yıl devam eden saltanatı boyunca korkunç bir mücadeleye girişeceklerdi. Şayanı şükrandır, ki bu iki dev kudret, Sultan İkinci Abdülhamid'in önünde mağlup olacak ve Saltanatı müddetince istedikleri muvaffakıyeti elde etmeyeceklerdi. Sultan İkinci Abdülhamid mücadelenin, münhasıran petrol mücadelesi olduğu hususunda kat'i bir kanaate varmış, Osmanlı İmparatorluğu hudutları içerisinde olduğu gibi, İmparatorluğun hudutları dışında da birbirleri ile şiddetli mücadeleler yapan İngiltere ile Almanya'nın bu mücadelesinden istifade etmiş ve Türk İmparatorluğunu her türlü tehlikeden uzak tutmuştu. Sultan Abdülhamid bu mücadeleden asrın ilk ve en mükemmel casus teşkilâtını kullanmak suretiyle muvaffakiyetle çıkabilmişti. Tarihlerimizin ''Hafiye Ordusu'' adını verdikleri fakat aslında devletin iç ve dış emniyetini muhafaza ile mükellef ve dünyanın dört bir tarafına yayılmış, içlerinde yabancı sefirler, hattâ yabancı hükûmet adamlarının da bulunduğu ikibin beşyüz kişilik bu kadro ile rahatça düşmanları ile mücadele imkânını bulabilmiş ve bu mücadeleden de yüzünün akı ile çıkmıştır. Ne yazıktır, ki İttihatçılar 24 Temmuz 1324 (1908) inkılâbından sonra her sahada olduğu gibi, bu vâdide de bir nevi ihanet telâkki edilen adımlarını atmışlar ve ikibin beşyüz kişilik dünyanın en mükemmel bu casus teşkilâtını ''Hafiye'' adı altında lânetlemişler ve dağıtmışlardır.
Sayfa 103 - Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul, 1969Kitabı okudu
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.