Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Gerçek ortadadır, bellidir; üzerine kimse örtü çekemez. Fransa'nın ve İngiltere'nin davranışları, milletlerinin yüksek menfaatleri böylesini gerektirdiğindendir. Türklüğün yüksek menfaatleri acaba neyi emrediyor? Kim düşündü, kim inceledi? Vietnam sergisi açmanın Türklüğün yararına olacağını kim kararlaştırdı? Bir İngiliz'de, bir Fransız'da yücelen milli şuur bize gelince neden cüceleşiyor?
Çarlık imparatorluğu sınırları içinde yaşayan Türklerin durumu... Azerbaycanlılar, Kuzey Kafkasyalılar, Kırımlılar, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar, Başkırtlar, Kazaklar dayanılması imkânsız bir baskı altında. Türk aydınları, nereden gelirse gelsin, en ufak bir kurtuluş ışığına umutla sarılıyorlar. İşte o sırada ihtilâl patlıyor, koca bir memleketi kana buladıktan sonra kazanıyor. İhtilâlin yüzü yumuşaktır. Çarlık Rusya'sının gaddar pençelerinde kıvranan bütün esir milletlere olduğu gibi, Türklere karşı da dost görünüşlüdür. Lenin ve Stalin, 1917 yılında ortak bir beyanname yayınlıyorlar. Müslüman Türk milletlere millî bağımsızlığı, kendi kendilerini idare hakkını, dilleri, dinleri ve geleneklerine dokunmamayı vaat ediyorlar. Oyunlarının hayli başarı kazandığı, kısa bir süre tilkinin kuzu sanıldığı bir gerçektir. Rusya'daki Türk aydınlarının çoğu kızıl ihtilalin karşısına çıkmamış, uyandırmağa çalıştıkları milletlerini tehlikelerin en müthişine karşı gerektiği gibi uyarmamış, milli bağımsızlık hayalinin cezbesine kapılmışlardır. Sonucun ne olduğunu, hainlerle gafillerden başka herkes biliyor.
Reklam
Mecliste yumruklaşılıyor, fakültede sandalyeler kafalarda parçalanıyor, sokakta gençler birbirini kovalıyor. Milletini gerçekten seven bir insanın, böyle bir manzara ile karşılaştıktan sonra yüreğinin yanmaması, yaşadığına kahretmemesi mümkün değildir. Bir tarafın haklı, diğer tarafın tamamen haksız olması bile fazla bir değer taşımaz. Bir memleketin insanları, hele gençleri birbirlerini sevmek, birbirlerine güvenmek, birbirlerini korumak zorundadırlar. Dövüşmek yalnız bir yerde doğrudur, güzeldir. Hatta kutsaldır: Savaşta, düşmana karşı... İnancıma göre yıllardır dövüşen gençlerin birbirlerini düşman gibi görmeleri için kâfi sebep yoktur. Birkaç defa yazdığım ciheti bir kere daha belirtmek isterim. Komünistlerin, dünyanın her tarafında olduğu gibi vatan haini sayılmaları gerektiğini, memleketlerini Sovyetlere peşkeş çekmek için çalıştıklarını iyi bilenlerdenim. Ama komünist yazarları okuyan, okuduklarının doğruluğuna inanan, komünistleri şurada burada konuşturup alkışlayan, diğer arkadaşlarını gericilik ve faşistlikle suçlayan bütün gençlerin vatan haini olmadığını da gayet iyi bilirim. O talihsiz gençlerin kaderlerindeki aksilik yeterli bir eğitimden geçmemeleri, komünizmin gerçek mânâsını, hele Türkiye bakımından nasıl bir tehlike olduğunu öğrenememeleridir.
Büyük şehirlerde yaşayan insanların, şehirlerine karşı tam bir kayıtsızlık içinde olmaları üzüntü verici. Medeniyetimizin çöküşünün ve toptan yıkılışımızın bir belirtisi işte budur. Devrimiz, miskinlik, gayesizlik, içinde boğuluyor, daha doğrusu paraya köle oluyor. Onun için, böylesine bir köleliğin, kahramanlığın mânâsını bu şekilde yitirmesine şaşmamalı. Hal, yakın geçmişin ektiklerini biçmesinden başka bir şey yapmıyor.
Sayfa 187 - Anonim yayıncılık
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Gazeteci deyince aklınıza ne gelir, Gerçekleri zalimlere karşı, siyasi ve toplumsal baskılara karşı halka sunan kişiye gazeteci denebilir mi? Gazeteci denince benim aklıma ilk
Uğur Mumcu
Uğur Mumcu
gelir cesur kalemi gelir, bu kitabımda ise sağ sol ayırımı yapmadan Suçluları hükümete rağmen dosyaları ile emniyete savcılığa sunuyor ama gelin görün ki üç maymunu oynamaya devam ediyor yetkililer. Yazarın dikkat çektiği bir nokta ise diğer ülkelerin suçluyu size iade ederiz ama idam etmeyeceğinize dair bize teminat verin bizim yetkililerden yine ses çıkmayınca suçlular yabancı ülkelerde serbestçe gezmeye devam ediyorlar. Burada
Abdi İpekçi
Abdi İpekçi
suikastına geniş yer veren yazar artık isyan ediyor yetkililerce nasıl ülkede kaçırılan eli kanlı katillerin hesabını kim verecek tabi ki hiç kimse. Özgürlük ile terör iç içe mi sizce?
Terörsüz Özgürlük
Terörsüz ÖzgürlükUğur Mumcu · Tekin Yayınevi · 1994123 okunma
Reklam
Olabilir mi?
Vatandaşların hükümete güvenmemeleri konusunda yeterince sağlam nedenleri varsa ve itaatin fazlasıyla zarar­lı olacağına inanmak için de yeterince sağlam gerekçeleri bulunuyorsa, itaatsizlik gerçek vatanseverlik bile olabilir.
Eğer yahudi,Marksizm'le bir zafer kazanırsa başına giyeceği taç,insanlığın cenaze tacı olacaktır.İşte o zaman dünya,milyonlarca yıl önce olduğu gibi boşlukta üzerinde bir tek insan kalmadan dönecektir.
Milyarlarca kişi özgürlüklerin ihlal edildiği; insan haklarının çiğnendiği; tutuklama, işkence, yargısız infaz, yolsuzluk, iktisadi verimsizlik, fakirlik, cehalet, bulaşıcı hastalık ve toplumsal adaletsizliğin kol gezdiği otoriter rejimlerde yaşıyor.
Sayfa 23 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Bir diktatörün etkisi altındaki insanlar akıl hastalarına benzer: Özgürlüğe ihtiyaç duymadıkları için özgürlük mücadelesine girişmezler ve bir yandan koruyup öte yandan iradesini temsil ettikleri diktatörün olmadığı bir hayatı düşünemezler.
Sayfa 21 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bir halk özgürlüğünü kendi rızasıyla ya da zorla bir bireyin iradesine teslim ettiğinde, o birey diktatöre dönüşür.
Sayfa 20 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Babamın usanmadan tekrarladığı bir cümleyi hala hatırlarım: "Tek bir kişinin dahi onuru çiğnenirse, sosyalist kazanımların hiçbir değeri yoktur."
Sayfa 15 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Emperyalist güçler, gücünü bizim bölünmemizden alıyordu.
Sayfa 45 - Lopus YayıneviKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.