Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Atatürk, bireysel hak ve özgürlüklerinin doğuşuna zemin oluşturan toplumsal-ekonomik sürece pek değinmez, daha çok düşünce süreçlerine vurgu yapar. Allah'ın, dolayısıyla hükümdar ve efendilerin hâkimiyetinin sınırsız olduğu inancının geçerli olduğu bir toplumda, birey için herhangi bir özgürlük ve hak alanı kalmamaktadır. Atatürk'e göre, “doğanın çocuğu olan insan”, “doğanın her şeyden büyük ve her şeyden olduğunu anlayınca, kendisinin büyüklüğünü ve onurunu da anlamaya başlar.” Böylece Atatürk, bireysel özgürlük düşüncesine ulaşmayı, doğaüstü bir varlığın bulunmadığının anlaşılmasını anlaşılmasına anlaşılmasına bağlar. Burada açıkça “Allah'ın büyüklüğü” ile doğanın ve onun bir parçası olan “insanın büyüklüğü” tartışması yapılmaktadır. İnsan özgürlüğü ve onuru, insanın büyüklüğünün kabulüne bağlanmaktadır. Özgürlük isteyen insan, Allah kavramıyla karşı karşıya gelmektedir.
Sayfa 47 - Kaynak Yayınları, 5. BasımKitabı okuyor
Atatürk'e göre, insan “doğanın yaratığıdır,... ilk önce, doğa içinde, doğanın kanunlarına, koşullarına, nedenlerine, etkenlerine bağlıdır. Özgürlük, öncelikle doğa ile insan arasındaki ilişkide kendini gösterir. İlkel insan topluluklarındaki doğa korkusu, arkasından “ata korkusu ve nihayet, büyük kabile ve kavimlerde, ata korkusu yerine geçen Allah korkusu, insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız yasaklar yaratmıştır. O kadar ki, kişisel düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak kavramı bilinmemiştir. Cemaatların başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederlerdi.”
Sayfa 45 - Kaynak Yayınları, 5. BasımKitabı okuyor
Reklam
2024
Hiç birşey yasa dışı değildi, çünkü artık yasa yoktu..
Sayfa 8 - İş bankası yayınlarıKitabı okuyor
Devlet menfaati dışarıya karşı korunur, devleti oluşturan insanlara karşı değil.
Bilinen altı bin yıllık insanlık tarihinin üçte ikisi iç hürriyetler mücadelesi, gerisi de dış savaşlarla geçmiştir. Bu mücadelelerin ikisi de son bulmuş değildir.
Maaşını bütün milletin verdiği vergilerden alan memurun her türlü düşüncedeki insanın emrinde olması gerekirken, bir siyasi partinin adamı olamaz.
Reklam
"Devleti yıkmanın en kestirme yolu bürokrasiye politika sokmaktır."
Sayfa 70 - Michel DebrèKitabı okuyor
Halktan kopmayan diktatörler olduğu gibi, halktan uzaklaşan demokrasiler de görülmüştür.
Demokrasinin dahi, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkileri sağlıklı bir raya oturttuğu söylenemez. Demokratik memleketlerde de, değişik derecelerde, bürokratik ağırlık ve aristokrasi görülmektedir.
"Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır."
Sayfa 61 - EflatunKitabı okuyor
Reklam
"Irkçılık zehirdir, zehir. Kana bulaştı mı, beyne bulaştı mı gözün hiçbir şeyi görmez artık."
Marx'a göre sınıfsız bir dünya kurulduğunda ve özel mülkiyet dönemi sona erdiğinde, ne devlet kalacaktır ne de politika...
Dünyanın tüm halkaları iyiyken neden bizi yönetenleri kötülerden seçiyoruz gerçekten anlamıyorum.
Sayfa 186 - Destek Yayınları
Bir devlet savaş alanında kaybettiği ölülerini kendi halkına göstermemek için sansür uygulamaya başladığı an, o devlet savaşı bu kararın alındığı tarihten itibaren kaybetmiştir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.